ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.9K 352 45
                                    



Herkese yeniden merhaba! ✌🏼

Bölümler kısa farkındayım ama inanın bulduğum her fırsatta yazıyorum ve bekletmeden yüklüyorum. 😭😍

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum! 🥺 Bunlar benim için çok değerli. ❤️

Keyifli okumalar dilerim! 🙏🏼

Bölüm sonu görüşürüz. 🥳

Giray Reha Başaran'dan...

Sezgin'in mekanına geldiğimizde arabayı tam girişin önünde durdurdum.

Kapının önünde Polen ve Rana, Sezgin ile kahkahalar eşliğinde sohbet ediyorlardı.

"Geldik," dedim yanımda oturan kızı uyararak.

Dalya tıpkı derin bir uykudan uyanırmış gibi sıçradı ve bakışları benimkilerle buluştu.

"İyi misin?" dedim. Çünkü hiç iyi görünmüyordu.

"Evet. Evet, iyiyim," dedi ve zoraki bir şekilde gülümsemeye çalıştı.

İyi olmadığını her halinden anlayabiliyordum. Telaşlı bir şekilde emniyet kemerini çözdü ve titreyen elleriyle kapıyı açtı.

Ben de arabadan indikten sonra valeye anahtarı teslim ettim ve Dalya'nın peşine takıldım.

"İşte beklenen ekip geldi!" dedi Polen bizi görür görmez.

Polen'in kızıl saçları dipleri görünecek kadar sıkı bir şekilde örülmüştü. Parıltılı makyajı ve mini elbisesiyle olduğu yerde kıvırtarak bize bakmayı sürdürdü.

"Merhaba kızlar," dedi Dalya gülümseyerek be ikisiyle de sarıldı. "Çok bekletmedik umarım."

Polen, "Aslında neredeyse bir saattir bekliyoruz," derken Rana abartılı bir şekilde gözlerini devirdi.

"Her zamanki gibi abartıyor tatlım. En fazla yarım saat olmuştur," dedi.

"N'aber kardeşim," derken Sezgin elimi sıktı ve beni sertçe kendine bastırarak sarıldı.

"İyidir. Senden n'aber asıl?" dedim.

Aklımdan geçenleri görmüş gibi gülümsediğinde gözlerindeki parıltıyı yakaladım.

"Hanımlara sizi beklerken eşlik ediyordum," dedi.

"Ay evet! Sezgin Bey bizi sohbetiyle sıcacık etti," dedi Polen bana dönerek.

Tek kaşım havaya kalkarken gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Sezgin Bey sever öyle şeyleri," dedim.

"Polen'ciğim, hani sizli bizli konuşmuyorduk artık," dedi Sezgin sırıtarak.

Dalya şaşkınlıkla ikisine bakarken, "Siz baya kaynaşmışsınız," dedi.

Rana yine sıkıntılı bir şekilde göz devirerek, "Sormayın! Yarım saattir kaynaşıyoruz," dedi. Dalya'ya doğru eğilerek, "Kaynamaktan suları kalmadı tencere yanacak," diye fısıldadı.

Sezgin ve Polen birbirlerine bakarak gülümsemeye devam ederken bu denileni duymamışlardı. Muhtemelen Rana kimsenin duymasını beklemiyordu ama ben duymuştum ve ne yazık ki gülmeden duramadım.

Herkesin yüzü bana çevrildiğinde Dalya duymuş olduğumu anladığı için gülümsedi.

"Ne oldu koçum?" dedi Sezgin bana bakarak.

BEYAZ GÖLGE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin