Annem bulaşıkları yıkar, ben de onları kurularken, "Bu gece yaptığın şeyden çok gurur duyuyorum Ali," dedi. "Bütün bu durum seni oldukça zorladı ve sen çok iyi uyum sağladın."
"Teşekkürler" dedim bir tabağı kurutup rafa koyarken.
"Ama bunun senin için büyük bir değişiklik olacağını biliyorum. Bu da beni başka bir konuya getiriyor."
"Ah o ne?" diye sordum, ne olduğunu tahmin ettiğimden biraz korktum.
"Kız kardeşimle iyi geçinmeye çalışmanıza sevindim. İkinizin kurallarınızı ve sınırlarınızı bu kadar çabuk belirlemeye başlamanıza sevindim. Ama Aliye'nin bazen olaylara tepki verme ve etkileşim kurma şekli açısından farklı olduğu gerçeğine alışman gerekecek."
"Ne gibi?"
"Akşam yemeğinde bizimle konuşurken nasıl bize dokunduğunu hatırlıyor musun? Bu kendini ifade etme biçimlerinin bir parçası ve uzun zamandır da öyle. Sadece dokunmakla kalmıyor, aynı zamanda bizden çok daha özgürce sarılıyor. Baban ve ben, tabiri caizse ondaki bu özelliği benimsemeye karar verdik, ama ben sadece bunun farkında olmanı ve bundan rahatsız olmamanı istiyorum."
"Yani benimle konuşurken koluma veya omzuma dokunuyorsa veya birbirimizi selamlarken bana sarılıyorsa bu nedenle mi?" Cevabını bilerek ve bundan çok memnun olarak sordum, ancak aptalı oynamaya ve belki de uygulama konusunda biraz suskun kalmaya karar verdim.
"Evet" diye onayladı annem. "Eğer herhangi bir nedenden dolayı rahatsız olursan Ali, bana söyle, ben de onunla biraz konuşayım. Bunun onu üzeceğini sanmıyorum, o makul bir kız. Ona uyum sağlamaya çalışmanı istiyorum, tamam mı?"
"Eh, deneyeceğim," dedim tereddütle, etki yaratmak için başımı kaşıyarak. "Söz vermiyorum ama deneyeceğim."
"Tek isteğim bu..." dedi annem tatmin olmuş bir şekilde başını sallayıp bulaşıklara devam ederken.
***
O gecenin ilerleyen saatlerinde yatağımda oturmuş dizüstü bilgisayarımda çalışıyordum. Sonra bilgisayarım bana bip sesi çıkardı ve sol üst köşede bir Facebook mesajım olduğunu belirten bir simge belirdi. Mesaj Aliye'dendi ve sosyal medyada arkadaş olmak istediğini gösteriyordu. Tabii ki 'kabul et'e tıkladım ve birkaç saniye sonra bana mesaj atarak burada onunla arkadaş olacağım için çok heyecanlandığını söyledi.
'Bunu yapabilmek çok güzel!' mesajlarını kalp emojileriyle noktalayarak yazmıştı. 'Annem ve ben, eğer öğrenilirse diye hiçbirinizle Facebook'ta arkadaş olamadık ya da e-posta göndermeye cesaret edemedik, ama artık istediğimiz kadar konuşabiliriz!'
"Ben de bundan mutluyum," diye yanıtladım, yazarken gülümseyerek. 'Bu, kaçırdığımı bile bilmediğim ailemin bir parçası, dolayısıyla bu, kaybedilen zamanı telafi etmek için harika bir şans.'
"Hepinizin bana karşı bu kadar tatlı davranmasına inanamıyorum! Her şey için çok teşekkür ederim!'
Bir süre sohbet ettikten sonra 'Ali, Skype'ın var mı? Eğer öyleyse, hadi kullanalım! Birbirimizden sadece bir kat uzakta olsak bile, konuşacağımıza sadece yazışmak aptalca görünüyor!' diye yazdı.
Dizüstü bilgisayarımda Skype'ın olduğunu söyleyerek ona bilgilerimi verdim. Üç dakikadan kısa bir süre sonra beni aradı ve ben bir sohbet penceresi açtım. Aliye'nin eski yatak odamın loş ışığında bana bakan muhteşem yüzüyle karşılaştım.
"Merhaba Ali!" diye kıkırdayarak el salladı. "Bu harika bir fikir. Messanger'dan çok daha samimi!"
"Odadan memnun musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Teyzem (TAMAMLANDI)
General Fiction"Ali? Bu teyzen Aliye. Onun adını taşıyorsun, biliyorsun..." Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bana bakan kadın şaşırtıcı derecede güzeldi. Saçları kumral, uzun ve dalgalıydı. Gözleri, erkeklerin şiir yazdığı o gerçek dışı safir rengindeydi. Bedenini saran...