Oturma odasına gittim ve sabırla bekledim. Sonra web kamerasını kapattığını fark ettim. Aşağıya indiğini duymadan önce yatağıma uzandım ve bir süre telefonumla internette gezindim. Sessizce yürüyordu ama ayağında ayakkabıları vardı. Nihayet aylak aylak görüş alanıma girdiğinde kız öğrenci kıyafetini giyiyordu, saçlarını kıvırcık at kuyruğu yapmıştı ve bir lolipop daha emiyordu. Elinde ince dizüstü bilgisayar çantasını taşıyordu.
Yanımdan yatağın kenarına doğru yürüdü ve orada bacak bacak üstüne atarak oturdu ve bana anlamlı bir şekilde baktı.
"Baba..." diye seslendi.
Basitçe söylemek gerekirse hayatım boyunca gördüğüm veya duyduğum en tahrik edici şeydi. Ellerinin ve dizlerinin üzerine çöktü ve gözlerinde baştan çıkarıcı bir ifadeyle bana doğru emekleyerek geldi. Bacaklarımın üstüne oturdu ve ileri geri sallandı. "Mmmm, bana müzik ver baba..."
Başımı salladım ve televizyondaki müzik kanalını açtım. Kucağımda ritmik bir şekilde hareket ediyordu, minicik ekose eteği kadınlığını zar zor örtüyordu. Göğüsleri düğümlü gömleğinin kumaşını germişti. Elleri saçlarının arasında geziniyordu ve gözleri kapalıydı.
Göğüslerini avuçlayıp eğildi ve onlara dokunmama izin verdi. Avuçlarını çıplak göğsümün üzerinde, omuzlarımın ve boynumun üzerinde, sonra da saçlarımın arasında gezdirdi. Müzikle birlikte hareket ederken dokunuşu bende heyecan uyandırdı.
Ellerini omuzlarıma koydu ve kalçaları hareket ederken yaramazca bana baktı.
"Bu gece arka kapımı mı çalacaksın baba?" diye sordu boğuk bir sesle.
Ne kadar şaşkın olsam da, birlikte oynamayı başardım. "Evet canım." Başımı sallayarak cevap verdim.
Kötü bir şekilde gülümsedi ve kucağımdan kayarak cep telefonlarımızı bizi kaydetmek için iki farklı konuma yerleştirdi. Ayrıca dizüstü bilgisayarını açtı ve kamerayı kayıt için ayarladı. Bunu yaparken yüzü bana dönük değildi, eteğinin yukarı çıkmasına yetecek kadar eğilmişti ve külot giymediğini bana gösteriyordu. Bu görüntü karşısında horozum her zamankinden daha da kabardı.
Kalçaları baştan çıkarıcı bir hışırtıyla hareket ederek geri yürüdü. "Hadi şu giysileri üzerinden çıkaralım baba, sen onları parçalamadan önce..."
Tekrar üzerime doğru süründü, gözleri arzuyla parlıyordu. Emekliyordu ve yüzü külotumun üzerindeydi. Eğilip bandı dişlerinin arasına aldı ve yavaşça çekmeye başladı. Kalçalarımı kaldırdım ve sonunda onu üstümden çıkarmasına izin verdim. Demir gibi sert kamamı görünce dudaklarını yaladı.
"Ooh baba, benim için mi?" diyerek yalamak için tekrar eğilerek cıvıldadı. Dili yavaşça kamamın alt kısmına doğru ilerledi, gözleri benimkilerden hiç ayrılmıyordu. Ucuna ulaştı ve ağzına almadan önce dilini yavaşça etrafında döndürdü. Yavaşça emdi ve ayak parmaklarıma kadar ürpertiler gönderdi.
Aliye ağzını kamamın tamamı boyunca kaydırırken usulca mırıldandı ve beni derinden etkiledi. Parmakları yavaşça kamamın etrafına dolandı ve beni birkaç saniye ağzının içinde tuttu. Sonra beni çılgına çevirmenin tadını çıkararak aşağı yukarı başını sallamaya başladı. Parmaklarım kıvırcık, örgülü saçlarının arasında gezindi. Ağzını benden çekti ve tekrar aşağıya doğru kaymadan önce dilinin ucunu defalarca kamamın ucuna hafifçe vurdu.
"Mmmm, bal kutumun tadına bakmak ister misin baba?" diye sordu, kamamı okşarken.
Bana sinsice gülümsedi. Başımı salladım ve muhteşem kalçası ve vadisi yüzüme gelinceye kadar yavaşça hareket etti. Ben bu olay için toplanmış yastıklarıma yaslandığım için bacaklarını açtı ve dizlerini yastığa koydu, arkası havadaydı. O minik ekose eteğin altındaki vadisi ıslaktı ve davetkar bir şekilde parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Teyzem (TAMAMLANDI)
General Fiction"Ali? Bu teyzen Aliye. Onun adını taşıyorsun, biliyorsun..." Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bana bakan kadın şaşırtıcı derecede güzeldi. Saçları kumral, uzun ve dalgalıydı. Gözleri, erkeklerin şiir yazdığı o gerçek dışı safir rengindeydi. Bedenini saran...