Beş Yıldır

60 10 173
                                    

                    BANGCHAN
Adresin yazılı olduğu kağıdı alarak dışarıya çıkmıştım, bir an önce gidip bu işleri halletmeliydim. Jeongin ile konuşmam daha sonrasına kalacaktı, en azından o zamana kadar belki öfkesi biraz bile olsa durulurdu.

Aracın yanına gelmem ile ön cebime attım elimi, boştu. "Anahtar..." diye mırıldanarak diğer ceplerime baktım, hiçbirinde yoktu; ben telaşla her yerimi ararken araba anahtarlarını elinde sallayan bedeni gördüm. "Bunu mu arıyordun Chan?"

"Hyunjin, sen nasıl-" Anahtarı bana fırlatması ile sözüm kesildi, ellerimi birleştirerek yakaladım; arabaya binerken konuştu. "O kadar dalgın olma, yoksa hop indiregandi bir bakmışsın donunu bile almışlar."

(Neden böyle bir replik yazdım hiç bilmiyorum, takmayın içimden geldi.)

Kendisi gülmeye başlamıştı, araca binerek yola koyulurken ona seslendim. "Hyunjin..."

"Efendim?" dedi. "Azarlamayacağına göre bir şey isteyecen heralde."

"Hayır..." dedim hafif sırıtarak ancak çok geçmeden dudak kenarlarım yine aşağı sarkmıştı. "Jeongin ile konuştun mu?"

"He o meseleyi diyorsun... O iş yaş, kalbini çok kırmışsın çocuğun..." Bakışlarını üzerimde gezdirdiğini hissediyordum, ben cevap vermediğimde önüne döndü. "Ama ben sizi barıştırırım, zaten ömrünüzün sonuna kadar benden kaçışınız yok."

Benden kaçışınız yok demesine istemsizce gülmüştüm. "Ona ne şüphe..."

...
Verilen adres sahilin yukarısında bir yerdi, etrafı ise ağaçlık bir alandı. Şehirden biraz daha dışarıda kalıyordu ve etrafında başka ev yoktu, yani cinayet işlemek için harika bir fırsattı. Aracı yolun yukarısında ormanın girişinde bırakırken ağaçların arasından aşağıya doğru ilerlemeye başladık.

"Ya çekil! Sen de çekil! Sen de!" Hyunjin'e baktığımda farkettim, kendi kendine söylenerek önüne gelen dalları kenara ayırıyordu.

...
Çok geçmeden binaya varmıştık, iki katlı bir yere benziyordu. Hyunjin direkt olarak merdivenlere yönelirken basamaklardan yukarı adımlamaya başladı, o yukarı çıktığında ben de aşağıdan ona seslendim. "Önemli bir şey görürsen beni çağır, bende alt kata bakıcam!"

"Tamam!" dedi, adım sesleri gelmeye devam ediyordu. İleri adımlarken plastik eldivenlerimi giymeye başlamıştım, yanımdan geçtiğini hissettiğim bir esinti ile başımı kaldırdım. Aniden arkamı döndüm ama kimse yoktu, biri dışarıya mı çıkmıştı? Kapı olduğum noktaya da yakındı.

"Chan! Çabuk gel!" Hyunjin'in sesi ile beraber üst kata koştum, büyük bir salonun sonundaki kapıdan bedeni yan durmuş şekilde gözüküyordu.

Yanına gittiğimde sağ tarafa bakıyordu, bende bakışlarımı üzerinden çekerek aynı yere yönelttim. "Ne old-"
Gördüğüm şey ile daha fazla konuşamamıştım, bir ceset vardı karşımda. Kanı akmaya başlamasından çok geçmemiş gibi hızlı boşalıyordu ve kanı biraz açık renkti, belki yaşıyordur diye düşünerek nabızını kontrol ederken farkettim; buz gibiydi ve onu kurtarmak için çok geçti.

Sandalyede bağlı vaziyetteydi; etrafında ise kollarından, bacaklarından ve yüzünden koparılmış parçalar vardı. Büyü için hazırlanmış bir çembermişcesine cansız bedenin etrafında bir daire oluşturuyorlardı. Kemikleri, kopmamasına rağmen yer yer çiziklerle dolu derisi çok net bir şekilde gözler önündeydi.

                    YAZAR
Emniyeti aramış ve bir olay yeri inceleme ekibi çağırmışlar, yine ifade vermişler ve evlerine gitmişlerdi.

Suç ve Adalet /CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin