HYUNJİN
Son tepsiyi de fırından çıkarmıştım ki zil çaldı, hemen eldivenleri ve önlüğü çıkartarak koştum. Üzerimi düzelterek saçlarımı arkaya doğru attım, derin bir nefes verdim ve kapıyı sonuna kadar açtım.Felix'i görmemle daha o içeri adım atamadan ona sarıldım ki o da aynı anda boynuma sarmıştı kollarını. "Hoşgeldin meleğim."
"Hoşbuldum prensim." Son bir defa sıktıktan sonra gevşetti kollarını.
"Çok güzel kokular geliyor." dedi gözleri ışıldarken, atıştırmalıkları gerçekten çok seviyor olmalıydı hem tadını hem kokusunu.
"Senin için bir şeyler hazırladım, hadi gel." dediğimde başını sallayarak içeri girdi ve ellerini yıkamaya gitti.
...
Mutfağa gittim, hazırladığım capkeklerin üzerine krem şanti sıkarken karnıma dolanan kolları hissettim.Gülümseyerek devam ettiğimde başını sırtıma yasladı, çok geçmeden beni bırakarak yan tarafıma geldi. "Buyrun şefim, ben ne yapayım?"
"Sen dinlensen yeter, ben yaparım." dediğimde dudaklarını birbirine bastırarak kaşlarını çattı, elleri belinde etrafına bakındıktan sonra arkadaki dolaba yöneldi. "Bende tabaklama yapayım."
Tabakların olduğu yer yüksekti elinden kayarsa başına düşerdi, arkasına geçerek ona kıyasla daha kolay eriştiğim tabakları tezgaha indirdim; ancak o zaman ona fazlasıyla yaslandığımı farkedebildim.
Ellerini indirerek bana döndü, yüzümüz o kadar yakındı ki nefesini hissediyordum. "Boylarımız arasında bir kaç santimetre var zaten, bende alırdım."
"Olsun benden kısasın." dediğimde parmak uçlarında yükseldi. "Değilim!"
"Emin misin?"Bende aynısını yaparak başımı eğdiğimde alınlarımız birleşti. Gülmeye başlamıştı, ikimizde tekrar ayak tabanlarımızı yere indirdik.
O yanımdan geçecekken ellerimi tezgaha yaslayarak onu kollarım arasında bıraktım, yaklaşarak kulağına fısıldadım. "Ben sanki birisini öpecektim ama..."
"Öyle miydi? Hiç bir fikrim yok."
Gözlerini kaçırıyordu ama ben ona hastanedekinden daha da yakın olunca tekrar bakışlarımızı buluşturdu.
Tek elimi tezgahtan çekerek yanağına getirdim, başparmağımla çillerini okşarken yavaşça dudaklarımızı birleştirdim.
Küçük bir öpücük bırakıp geri çekildiğimde yanaklarının kızardığını farkettim ama benimde halim ondan farksızdı. Geri çekilecekken nazikçe kıyafetimin yakasından tuttu.
Kollarını boynuma dolayarak bu sefer o beni öptü, çekilmesine fırsat vermeden beline sarılarak dudaklarını emmeye başladım ki bana karşılık verdi.
Acelemiz yoktu, yavaşça anın tadını çıkarıyorduk. Sağ elimi saçlarına götürdüm, kendime daha çok çektim onu; nefesim düzensizleşirken başımı biraz daha yana yatırdım.
Yandığımı hissediyordum ki onunda yanakları olduğu gibi kızarmıştı, belini hafif sıktıktan sonra elimi aşağı indirirken üst dudağını ısırdım.
(Ay utançtan geberecem, bu kadarcık şey yazmama rağmen tuhaf hissettim.)
Elim kalçalarına gelmeden hemen önce geri çekildi. "Balkonda yiyelim." Dedi nefesini düzene sokmaya çalışırken.
"Milletin yanında öpüşmeyelim diyordun noldu birden?" dedim gülerek.
Göğsüme vurdu hafifçe. "Birbirimizi demiyorum Hyunjin, cupkekleri diyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suç ve Adalet /CHANMİN
FanfikceSon zamanlarda yükselişe geçmiş benzer cinayet vakalarını araştıran Bangchan ve kurban sayısını giderek arttıran Seungmin. Elindeki otopsi raporu ve yüzündeki gülümseme ile konuştu Bangchan. "Kendin hakkındakileri saklamakta bu denli başarısız oldu...