#Bırak Gideyim#

51 7 179
                                    

Jisung ve Minho'nun tanışması (11-12. Sınıf)

MİNHO
Normale kıyasla daha rahat giydikten sonra diğer kıyafetlerimi çantaya koyarak çıktım soyunma odasından.

Ailem bana fikrimi bile sormadan taşınma kararı almıştı ve artık buradaydım, sus payı olarak devam etmem için yazdırdıkları dans kursunda...

"Hey!" Sesi duymamla duraksayarak bana koşarak gelen hafif uzun kahverengi saçlı bedene döndüm.

"Sen yeni mi geldin?" demesi ile beraber yavaşça evet anlamında başımı salladım. Tek elini bana doğru uzatarak gülümsedi. "Ben Jisung, Han Jisung..."

"Ben de Minho, Lee Minho..." Elini tutarak hafifçe sıktıktan sonra ben daha geri çekemeden işaret parmağı harici diğer parmaklarını sıkarak savurduğunda canımı yakmıştı.

"Ah!" Bağırarak yüzümü buruşturduğumda canımın acıdığını anlayarak elini yavaşça geri çekti. "Özür dilerim, biraz dikkatsizim." dedi gülerek başını okşarken.

Az önce elimizi savurduğu noktayı işaret etti, üst üste yığılmış eşyalar vardı. "Çantanı oraya bırakabilirsin, omuzunda taşımana gerek yok."

Tüm salonda yankılanan el vurma sesi ile beraber hocanın geldiğini anladım, Jisung yanımdan ayrıldığında hızla çantamı diğer eşyaların yanına bırakarak onların yanına döndüm.

Yüzümüz karşıdaki büyük aynaya bakıyordu ve zaten sayımız az olmasına rağmen bir ön sıramızdaki iki kişinin arasına denk gelecek şekilde dizilmiştik. Bu şekilde hepimizin hataları kolayca gözükecekti ve hoca da düzeltecekti.

"Dens dens dens..."
Gelen sese başımı çevirdiğimde yine az önceki çocuğu gördüm, bir şeyler sayıklıyordu; gördüğüm ilk yere geçmeme rağmen onun yanına denk gelmiştim.

Bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerimi kaçırarak hocayı izledim, basit birkaç hareket göstermeye başladı.

...
"Minho!" Sonunda mola verdik derken yine aynı sesi duydum, burada başka birisi yokmuş gibi sadece onunla konuşuyordum.

Suyumu almak için çantama ilerlerken yanıma geldi. "Takıldığım bir hareket var da beni çalıştırabilir misin?"

"Topuğa vurma kısmı olan mı?"

"Evet, nasıl bildin?" dediğinde çantamın hemen yanındaki suyu elime aldım ve cevapladım. "Sürekli o kısımda bacağını ileri atıp atmamak konusunda tereddüt ediyorsun."

Bağdaç kurarak oturduğumda o da yanıma geçti. "Evet, elimde değil sanki iki değil üç adımdan sonra yapacakmışız gibi geliyor."

Suyu yutmadan şişeyi geri çekerek kapağını kapattım ve çantanın yanına koydum, yutkunduktan hemen sonra ayağa kalktım. "Hadi o zaman gel."

Dizlerini kendine çektikten sonra yerden zıplayarak kalkmıştı, aynanın karşısına geçtik. Bizim dışımızdaki 3 kişi de salonun diğer tarafına gitmişti, bu yüzden daha geniş bir alan açılmıştı.

"Şimdi önce ben yapayım sonra sen..." dediğimde hemen onayladı. Ellerim belimdeyken ilk sağ ayağımı ileri ve dışarı doğru attım sonra ise sol tarafı, sıra tekrar sağa geldiğinde ayağımı arkama getirerek elimle topuğuma dokundum.

Sıra kendisine geldiğinde ilk iki ayak atma hareketinde sorun olmasa da üçüncüsüne geldiğinde ayağını öne doğru atarken bir anda geri çekmişti.

"Yavaşça yapalım, benimle beraber tekrar et. Bir..." Sağ tarafı attığımda o da aynı şekilde "Bir..." dedi.

"İki..." Bu sefer de beni tekrar ederek solu attı. "Topuk..." diyerek ayağımı kaldırdım, bu sefer sorunsuz şekilde yaptı. Hareket ardarda gelince üç defa yapması çok normaldi. "Haydi tekrar..."

Suç ve Adalet /CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin