Geçmişi Unut

43 6 163
                                    

(Felix ile kaldığımız yerden devam edelim.)

FELİX
"Seni kim koruyacak?"

Tek kaşımı kaldırarak ona baktım, aklı sıra beni mi tehtit ediyordu? "Ne demek istiyorsun?"

"Onlar sana zarar vermezler mi?" dedi kapıyı göstererek.

Arkadaşlarımı kastediyor olmalıydı, bu kaba tavırları onların özellikleri olarak düşünmüştü belki de.

"Her zaman böyle değiller, sen onları düşünme." Göz kırptığımda hafiften güldü ve o da bana göz kırptı.

"Şimdi senin kaydın için bir kaç soru sormalıyım, tamam mı?" Başını evet anlamında salladığında önlüğümün cebine sıkıştırdığım dosyayı çıkardım.

"Beş dakika müsadeni isteyeceğim."
Geliş sebebi ve getirenlerin olduğu sayfayı okumamıştım ama şimdi kısaca bir gözden geçirebilirdim.

Yazılardaki birkaç kelimeyi atlayarak az da olsa okuduğum kısımlardan onun Chan'ı öldürmeye çalışan kişi olduğunu farkettim, demekki bu yüzden ona o şekilde davranmışlardı.

Dosyanın arka sayfalarına giderek kayıt formunu içindeki şeffaflıktan çıkartarak dosyayı kapattım.

Ne olursa olsun eğer kişi hasta ise ona karşı sert olmamalıydık, hele ki şizofreni tarzı bir şeyse...

Hani klasik bir söz vardır: Gördüğüme mi inanayım duyduğuma mı?.
Tabiki de gördüğümüze inanmayı seçeriz çünkü duyularımız bizi yanıltmaz diye düşünürüz ama ya duyularımız da bizi kandırırsa...

Gördüğümüz şeyler aslında yoksa, duyduğumuz cümleler aslında yalansa; hepsi beynimizin bir oyunuysa... O zaman neye inanabiliriz?

Şunu düşünün: Şuan bu yazıyı okuyorsunuz ve yanınıza birisi geliyor. Arkadaşınız, aileniz veya başka biri... Ne yaptığınızı soruyor ve siz de telefonu çeviriyorsunuz, bir telefon olduğunu zannettiğiniz elinize bir de yüzünüze bakıyor. "Neden avucunu gösteriyorsun?" diyor...

Aslında elinizde telefon yok, aslında bu yazı yok hatta bir yandan müzik dinliyorsanız duyduğunuz o sesler de yok ancak siz varmışcasına yazıyı görüyorsunuz, sesi duyuyorsunuz ve parmaklarınızda o cihazı hissediyorsunuz. Peki buna gerçek değil hayal diyebilir miydiniz?

Diyemezdiniz, işte şizofreni hastalarını da böyle düşünün. Orada bir şey yok ama varmış gibi görüyorlar, ellerinde hiçbir şey yok ama varmış gibi sıcaklığını veya soğukluğunu hissediyorlar, ses yok ama konuşulduğunu zannettiklerini şeyleri duyuyorlar...

Bu insanlar suç işlediklerinde kendi düşüncelerine göre yaptıkları şey kendisini korumak, gördüğü hayali kişilere itaat etmek veya çok daha masum bir şey... Ancak gerçekte de durum böyle mi? Beynin seni kandırıyorken neye inanabilirsinki?

Bu hastalığı tedavi etmek ve sanki kişi o suçları işlememiş gibi davranmak gerekebilir çünkü düşünce öyle bir şeydir ki siz kağıda yazı yazdığınızı görürken aslında yaptığınız bıçakla birinin karnını deşmek bile olabilir... Duyduğunuz kalemin kağıda sürtme sesi ise acı çektirdiğiniz insanın çığlıkları...

Siz yazı yazdığınızı veya sadece dart oynadığınızı zannederken yaptığınız şey cinayet işlemek olsaydı, o an katil olduğunuzu bilir miydiniz?

Bilemezdiniz çünkü o zaman gördüğünüz, duyduğunuz, hissettiğiniz şeyler yalan olurdu...

Gömleğimin üst cebindeki tükenmez kalemi yukarı çekerek elime aldım ve arkasına bastırarak kağıda ismini not ettim, artık ona sorular sorarak kayıt için gerekli bilgileri elde edebilirdim.

Suç ve Adalet /CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin