19. BÖLÜM

15 2 50
                                    

                                                                                       HALAS

"Fazlasıyla taş. Ama tam olarak bu kim? hadi ben randevuya çıktım da sen de boş durmamışsın." dedi kalın sesli bir adam başımda. 

Dün gece, Gece kendi yatağına gittiği sırada ben de koltukta uyumuştum. Ve yüksek ihtimalle şu an kafamda dikilen adam Gece'nin babasıydı. Uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim. Çünkü Gece'nin daha fazla utanmasına izin veremezdim.

"hayır baba. Taş falan olduğu yok. Dövülmüş hem baksana. Belli ki güçsüz." dedi Gece. Güçsüz mü? Dün o kadar kasımı gösterdim ama. "ve hayır. Bu bir randevu falan değil. Şu yıllardır aradığın ama şekilden şekle girdiği için bulamadığın Halas Gurur var ya. Bu o."

"Halas Gurur mu? Bu "Kızılcık Şerbeti" farklı versiyon gibi. Sen eski bir polisin kızısın. O'ysa eskiden beridir suç işleyen ve her şeyi sadece bir miktar para için yapan, vicdanlı bir suçlu."

"Halas mı? Cidden mi? Baba sicilinde hiç bu kadar masum anlatılmamıştı. Gasp var, hırsızlık var, insan alıkoyma var-"

"ama adam öldürme var mı?"

"baba adamı bana bununla mı savunacaksın?"

Baktım ki konuşma beni bir övmeye bir de gömmeye geldi sanırım uyanmalıyım.

"günaydın ahali." dedim mutlulukla. Gece'nin babasına döndüm. "çok iyi bir babasınız." dedim ve gülümsedim hüzünle.

"bak beni yanlış anlama ama babam baban olabilir gibi. Sonuçta küçükken yaşadığın yaraları kapatacak birine ihtiyacın olabilir."

"bunun için bir baba modeline gerek yok. Sen yanımda kalsan da olur." dedim. Bana baktı. Gözlerime. Derindi bakışları. Belki de gardını indiriyordu. 

"tamam en iyisi ben bir yüzümü yakayayım." dedim ve kalkıp tuvalete gittim.

Gece'yle babasının konuşmalarını dinliyordum. Gerçekten polisler düşündüğüm kadarda zeki değillermiş. Bunu görmüş oldum.

Yüzümü yıkadım ve lavabonun yanında duran havluya yüzümü sildim. Havluyu çektiğimde arkamda beni öldüresiye döven o kalın sesli, kapüşonlu adamı gördüm. Sanırım ben de travma oluşturmuştu. Tekrardan suyu açtım ve gözlerimi bir kez daha yıkadım. Sonra da suyu biraz da enseme sürdüm. Tekrar kafamı kaldırdım ve o adam hala oradaydı.

"sen... Gerçekten geldin."

"demek cinayeti çözeceksin ha? Sen önce şu karaktersizliğini çöz." dedi. Enseme bir sopa indirdi.

--------------------------------------------------------

Gene aynı evde açtım gözlerimi.

"gene mi döveceksin beni? Alışmışım gibi olur ama. Baksana enseme bir darbe aldım çok ağır bir darbe. Gram etki etmedi. Senin yumrukların kadar sert değildi."

"ah biliyorum. Bir de kim olduğumu bilsen o yediğin dayaklardan çekinirdin."

"birisin yani? Hani seni tanrı yollamıştı?"

"Peygamberler de insandı."

"ama ben insan değilim diye geliyorsun."

"demek ki kafanı kırmamı istiyorsun."

"tamam sustum. Beni buraya ne için getirdin?"

"üç günün kaldığını haber vermek için."

Burnumdan güldüm. "biliyordum."

"güzel o zaman ne isteyeceğimi de biliyorsundur. Dileğin ne?"

Sadece güldüm. Ve gariptir ki o da güldü. Herkes her şeyin farkındaydı...

Son DilekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin