LİYAN
İçimden Karmen'den özür dileyerek yine aşık olduğum o adamın evine gittim. Daha adını bile bilmiyorum. Ama içimden bir ses onun belki de gerçek aşkım olduğunu, ve tanrının bilerek bir işaret gönderdiğini söylüyor. Ayaklarım beni ona götürüyor.
Evinin önüne geldim. Kapıya baktım. Daha uzun baktım. Kafamda karar vermeye çalışıyordum. Hayatım boyunca ilk defa bir dostum olmuştu. Ama ben onu daha beni isteyip, istemeyeceğini bilmediğim bir adam için harcayacaktım. Gene de kalbim susmadı.
Cebimden telefonumu çıkardım. Sekiz cevapsız arama vardı. Her biri de Karmen'dendi. Tabii ki. Başka kimden olabilir? Pek umursamadım. Kalbim acıdı ama umursayamadım. Telefonumu kapattım ve kapıyı çaldım.
Kapıyı açtı. Öylece bakakaldı. Elinde gene kahvesi vardı. Ve arkasını döndü. Sehpaya doğru ilerledi. Elinde gene acı bir kahve vardı. Her sabah içtiği gibi...
Tuhaf değil mi? Adını bile bilmediğim, hatta yüzünü bile tam görmediğim bir adamı onu her gün gören birine kıyasla daha iyi tanıyorum. Çünkü sevmek için tanımak gerekmez. Tanımak için sevmek gerekir.
Bu sefer plak dinlemiyordu. İlk defa radyosunu kullanıyordu. Ve asla kendi tarzı olmayan bir şarkıyı dinliyordu. Duman'dan Her Şeyi Yak. Sanki bana bir mesaj vermeye çalışıyordu. Biliyordu o da bizim olmamamız gerektiğini. Çok yanlıştık biz. Çok yalnızdık biz. Her ne kadar olmamamız gerektiğini bilsem de 'onu yakacağım, kendimi yakacağım, her şeyi yakacağım'.
"içeri gelmeye korkuyor musun?" dedi sakin bir sesle.
"aslında hayır. Sadece annem küçükken beni tanımadığın insanlarla konuşma, tanımadığın insanlara kapıyı açma diye büyüttü. Şimdiyse hiç tanımadığım birisine aşığım. Yaptığımın çok yanlış olduğunun da farkındayım. Ama galiba yanlış olduğunu bilsem de gireceğim içeri." dedim.
"yanlış olduğunun ben de farkındayım. Ama sende, yani hiç tanımadığım sende bir şeyler hissediyorum. Bana lazımmışsın gibi."
"ah yani beni kullanacak mısın? Aynı Karmen'e yaptığın gibi."
"hayır. Bir pazılın da ortadaki eksik parçası ortaya bir tablo çıkması için gereklidir. Ama ne olacak biliyor musun..." dedi. Durdu. İçeri girmiştim çünkü. Ve lafına devam etti. "Ah ve biliyor musun? Bazı pazıllar vardır. Büyük bir hevesle başlarsın. Ve eksik parçasını da tamamlarsın. Ama sonuç... O kadar içine sinmez ki... Çok çirkin bir tabloymuş aslında. Ama bir hevesle başlamıştın..."
"yani hayalimdeki adam değilsin öyle mi? Büyük bir hevesle başlayacağım ve seni tanıdıkça sevmeyeceğim."
"sevip sevmemenle alakalı bir şey söylemedim. Sadece hayalindeki beyaz atlı prens değilim. Aksine ben korkunç bir adamım. Karmen'e yaptıklarımdan diyecektim ama demiyorum çünkü bir şeyler biliyorum. Mesela Karmen'in beni asla sevmediği gibi. O mantıkçı. Beni mantıklı olduğum için seçti. Ve hatta ona gidip sorabilirsin. Benimle bir gece yattıktan sonrasında beni köpeği gibi görmekten başka hiç bir şey yapmayacaktı."
"aslında Karmen'i biraz tanıdım. Tahmin edebiliyorum. Ama şu pazıl meselesine gelirsek bir pazılın son parçasını eklediğin zaman biter. Ve ayrıca bitirmeden önce de tablonun iyi veya kötü olduğunu anlayabilirsin. Ve birisi zaten kötü olacağını fark etmesine rağmen devam ettirebiliyorsa bunu ne kadar berbat olursa olsun gene de beğenmiştir."
"sen... Sen hiç Karmen gibi değilsin. Aynı benim gibi konuşuyorsun. Otur lütfen. Seninle daha çok konuşmak istiyorum. Hatta sadece konuşmak istiyorum. Sana senin iznin olmadan dokunmak istemiyorum. Yüzüne bakarken bile kıyamıyorum. Sanki dünyadaki bütün insanların güzelliklerini sana vermişler ve diğer herkesi yok saymışlar gibi."
"nasıl yani ben Karmen'den sonra düşünmüştüm ki... Gerçekten benim hakkımda kötü hiç bir düşüncen yok mu?"
Kafasını iki yana salladı 'hayır anlamında. Şimdi o pazılın kötü çıkma ihtimali kalmamıştı işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Dilek
Tajemnica / Thrillerkendisini tanrının görevlendirdiğini söyleyen, simsiyah giyinmiş, kapüşonlu ve kapüşonundan yüzü görünmeyen bir adam... tanrının seçtiğini söylediği insanlara son 3 gününün kaldığını söyleyip onlara bir dilek hakkı sunar. seçtikleri dileği ise ne ol...