2. BÖLÜM

46 16 20
                                    

                                                                                              EZEL

Barda 'One Dance' şarkısı yankılanıyordu. Bense bu gün viski veya votka gibi "hafif" şeyler yerine bu gün cin içmeyi tercih etmiştim. Ama sanırım bu tercih yanlıştı. Kafam dönüyor mini elbiseli güzelim kızları göremiyordum. Ama bunun da bir ayrı sarhoşluğu var. Gözümün önünde Leyal canlanıyor. Ah o gece. Hissediyorum o günü sanki. Derken tek yanlış tercihimin cin olmadığını fark ediyorum. Yanıma "en yakın dostum" Aren'i de aldım. Ne kız kesiyor ne de zaaflarımızdan bahsediyor. Hem düzgün bir içki de almadı. Elindeki sidik gibi görünen birayı içmekle meşgul.

"off. En başta pişman olmuştum ama şimdi gözümün önüne biricik Leyal'ım geldiği için pişman olmamaya başladım." Dedim homurdanarak. Elimden içkiyi aldı.

"yeter artık içmeyeceksin." Dedi Aren.

"sana ne bok gibi param var. Ne istersem içerim."

"evet. Bok gibi paran var. Ve o para Leyal sayesinde geldi. Bu yüzden onun hakkında kötü şeyler düşünmeyi bırakmalısın. Bu hayatı istemeden de olsa sana o sundu." Dedi. Her Leyal dediğimde geriliyordu. Ve şimdi de sesi gergin çıkıyordu.

"evine kamera bile yerleştirdim. Sırf o vücuttan ayrı kalmamak için. Sense benim onun hakkında kötü şeyler düşünmememi söylüyorsun. Bu imkansız. O istedi bunu. O seçti beni. Kaderdi bence. Tanrı onu benim kollarıma attı ve gitti."

"tanrı böyle şeyler yapacak kadar kötü değil. Bu yolu sen seçtin. Ve hala kaçmak için çok fırsatın var. Evet belki o kameralar Leyal bunu fark edene kadar o soyunma odasından, o evden çıkmayacak. Ama sen o bilgisayarı kapatma şansına sahipsin." Dedi. Kusacak gibi konuşuyordu. Elinden içkimi geri aldım.

"hey baksana. Her Leyal dediğimde onu savunmaya başlıyorsun. İçinden minik bir iyilik kelebeği çıkıyor sanki. Gerçekten iyi bir insan olabilirmişsin gibi. Unutma sen avukat değilsin. Ne yaparsan yap iyi biri olmazsın sen! Bir çevrene bak! Bardasın! Elinde içki var! Ve Leyal'dan bahsediyoruz! Ayrıca benim yanımdasın! İyi biri olabilir misin sen? Peki tüm bunlardan kurtulabilir misin!" bağırıyordum. Ve DJ müziğin sesini kısmıştı. Herkes bizi dinliyordu. Duraksadım. " yoksa... yoksa sen aşık mı oldun mu bu kıza ha!" dedim. İşte şimdi sinirlenmiştim.

"saçmalama. Leyal'la benim işim olmaz. Ben sadece birinin hakkını savunuyorum. Yazık o kıza. Peşinde senin gibi bir takıntılı var. Bir sapık var." Sakindi. Ama bana iğreniyormuş gibi bakıyordu.

"doğru. Doğru karar. Zaten aşık olamazsın." Yanına yaklaştım. Parmağımla onu işaret ederek "unutma Aren. Ben nasıl ki hala onu düşünüyorsam o da aynı şekilde beni düşünüyor."

"evet düşünüyordur." Gülümsedim. Bunu ondan duymak daha da iyi hissettirmişti. "düşünüyordur tabii ama böyle değil. Kabuslarında."

Midem bulanmaya başlamıştı. İçkiyi fazla kaçırdığımı biliyordum. Elimle ağzımı kapatarak tuvalete koştum. Kusmaya başladım. Kusmam bittikten sonra ağzımı koluma sildim. Geri dönmek için arkamı dönmüştüm ki önümde simsiyah giyinmiş kapüşonundan yüzü görünmeyen biri duruyordu.

"gidemezsin. Seninle işim var. Yalnız bu sefer desapık damgası yememek için söylüyorum; ben insan değilim. Beni tanrıgörevlendirdi. Ve 3 günün kaldı. 3 gün sonra bir yaşamın kalmayacak. Öleceksin. Ve hatta şuan herkesin 3 günü kaldı. Ama tanrı belirli insanların dileklerini son 3 günde gerçekleştirmek istedi." Dedi. Sesi fazla kalındı. Ve yüzünü hala göremiyordum.

"hırsız falan mısın sen? Şimdi bana fal bakacağını söyleyip para için elini uzatmayacaksın dimi?" eğlenerek söylüyordum bunları. Komik gelmişti.

"ah yeni kilit açıldı. Bu gün de hırsız olduk." Dedi. Bezmiş gibi çıktı sesi.

"açıkçası sana hiç güvenmiyorum. Ortalık çok sessiz. Şurada imdat diye bağırsam herkes koşar. Bence uza." Dedim. Ve güler gibi bir ses çıkardı. Elini havaya kaldırdı ve parmağını şıklattı. Bir anda müzik yeniden başladı. Hem de en yüksek sesiyle. Artık bağırsam da kimse beni duymazdı.

"hala bağırmakta kararlı mısın?" dedi.

"anneni, sülaleni-"

"annem yok. Bir sülalem de yok. Ama tanrım var."

"anladık. Ne tanrıymış." Dedim. Kafama bir darbe aldım. Düşerken güldüğünü duydum.

                                                  *********************************

Gözümü açmaya çalışıyordum. Burnuma kahve kokuları geliyordu. Ah Leyal'ın evi gibi kokuyordu.

"günaydıııın! Bir an hiç uyanmayacaksın sandım. Al bu kahven. İç ve ayıl. Ayrıca bu kokuya katlanamadığım için üzerine biraz okyanus kokusu sıktım." Aşırı enerjik konuşuyordu. Ve yine o adam. Önüme bir kahve koymuştu. Acaba şu "3 gün"ümü bu evde mi geçirecektim.

"vay! Birini bayıltıp her tarafında 'tanrı' yazan bir eve getiren bir manyağa göre fazla enerjiksin. Ne o? Yalnız ben gecesini 5 dolar alıyorum ahahah." Çok eğlenmiştim.

"bu günlerde de getirdiğim herkes çok espritüel." Dedi. İki saniyede onu hayattan bezdirebilmiştim. Bu da bir yetenek.

"eee ne yapıyoruz şimdi?"

"hayatın boyunca hiç hayalini kurduğun bir şey olmadı mı? Gelecekte bunu yapacağım dediğin."

"açıkçası benim tek bir hayalim oldu. O da sınırsız içki." Dedim. Ağzım sulanmıştı.

"birincisi tanrının görevlendirdiği birisinden içki dilemek ne kadar mantıklıdır sen düşün. İkincisi sadece içki dilemediğini biliyorum. Biri var sanki. Aklından hiç çıkaramadığın biri."

"ah evet. Doğru. Tanrı seni görevlendirirken anlatmış olmalı. Leyal... olayı biliyorsundur herhalde."

"biliyorum. Ne de olsa beni tanrı görevlendirdi. Ne yapmamı istiyorsun peki?"

"Leyal'ın evine gideyim. Ama beni terslemesin adam gibi konuşsun benimle. Zaten bu olursa gerisini dilemem. Gerisi gelir. Yani ben hallederim. Ama bu güne kadar hep beni tersleyeceğini bildiğim için gidemedim evine. E biliyorsun. Kadınlar naz yapacağım diye herkesi tersliyorlar." Gülmeye başladı. "naz ha?" dedi. Daha çok güldü. Sanırım başkası da ona naz yapmış.

"tamamdır. En kolayını diledin en küçüğünü."

"senin için küçük. Benim için dünyalara bedel."

"akşamı bekle." Dedi. Yüzünü göremiyordum belki ama gülümsediğini hissedebiliyordum. Ben de ona gülümsedim.


 

Son DilekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin