On dakika sonra filizin evine gelmiştim.Kapıyı anahtarla açıp içeriye geçtim.Yemeği mutfaktaki tezgaha koyup,erenin odasına doğru yol aldım.Odanın kapısını açtığımda hayretler içerisinde olduğum yerde kaldım.
Eren oda da yoktu.Annesi öldüğünden beri odasından hiç çıkmamıştı.
Neredeydi şimdi bu çocuk nereye gitmiş olabilirdi. Ellerimi titrediğini hissettim.İçimdeki korku git gide de artıyordu. Hemen diğer odalara teker teker baktım.Sonra salona ve banyoya da.Ama yoktu hiç bir yerde görünmüyordu.
Sakin olmam gerekiyordu derin bir nefes alıp dışarıya çıktım son bir kez bahçeye bakmak için evin yan tarafına geldiğimde sonunda eren'i gördüm.Çimlere uzanmış beyaz bir köpekle birlikte uzanıyordu.
-Çok şükür Allah'ım burdaymış.
Nefes alış verişlerim tekra düzene girmişti.
Oraya doğru yürüdüm.Geldiğimi hisseden eren,ela gözlerini açıp çipil çipil bakmaya başladı.
-Ah be yavrum burda mıydın? Yüreğim ağzıma geldi seni hiç bir yerde göremeyince.
Uzandığı yerden kalkıp oturdu.Ardından göğsünde yatan beyaz köpeği alıp uyandırmadan dizlerine yatırdı.
-Bulut mu bu?Hani daha Yavruyken annenin mutfağına gizlice girip yemeklerine dadanan.
Kurduğum cümleden sonra eren parıldayan gözlerle bana bakıp gülümseyerek başını salladı.
Köpeğin başını narin dokunuşlarla okşayıp Erenin yanına oturdum.Bir süre hiç konuşmadan sessiz bir şekilde durup düşünmeye başladım.
-Cennet çok mu uzakta ?
Bir hışımla başımı sağa doğru çevirip hayretler içerisinde eren baktım.Günler sonra ilk defa konuşmuştu.Ne yaptıysam kaç gündür tek bir kelime etmemişti.Bu yüzden dilinin tutulduğunu bile düşünüp çok üzülüyordum.Neyseki konuşuyordu.Hem şaşkın hem de mutlu bir şekilde erene baktım.Ama bir soru sormuştu ve sorduğu sorunun cevabını nasıl vereceğimi ben de bilmiyordum.
-Erenim niye böyle bir şey sordun?
Hem köpeğini seviyor hemde konuşmaya devam ediyordu:
-Annemin cennete gittiğini söylemiştin.Bende onun yanına gitmek istiyorum.Onu çok özledim.Bana yardım edersin değil mi düriye teyze?
Söylediği şeyler boğazımın düğümlenmesine sebep olmuştu.Ne diyeceğimi bilememiştim. Henüz 7 yaşındaki bir çocuğa ölüm nasıl anlatılabilirdi ki?
Dolan gözlerimi engelleyerek erenin güzel yüzüne gülümseyerek baktım.
-Teyzesinin bir tanesi bak şimdi sana ne diyeceğim?Annen aslında seni hissediyor biliyor musun?Sen üzüldüğünde ,sevindiğinde ya da Anneni düşündüğünde o hep hissediyor.Bu yüzden Annen üzülmesin diye senin artık mutlu olman gerek.Ayrıca..
-Hayır istemiyorum.Ben Annemi hissetmek istemiyorum.Onu görmek istiyorum.Ona sarılmak istiyorum.Elin tutup kendimi güvende hissetmek istiyorum.
Erenin Aniden ayağa kalkıp söylediği şeyler karşnda hiç bir tepki veremedim.Küçük bir çocuğun Annesi için dilediği şeylerin artık hiç birinin olmayacağını nasıl söyleyebilirdim?Uygun bir dili var mı ki bunun?
Ayağa kalkıp boyuna gelebilmek için eğildim.
-Eren bak daha küçüksün.Birçok şeyi anlamayacak yaştasın.Söz veriyorum sana büyüğüdüğünde her şeyi daha iyi anlayacaksın.Lütfen güven bana.
Elindeki köpeği yere yavaşça bıraktı.
-Sen yardım etmesende ben cennete gitmenin bir yolunu bulup annemi almaya gideceğim.
Eve doğru hızla yürüyüp gözden kayboldu arkasından seslensemde bir faydası olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUK
Teen Fiction"Herkes gibi olmaya çalışmak bu hayattaki en acımasız kabullenişti belkide. Farklı doğmak ve yaşamak zorunda olmak herkes için aynı şartları taşımazdı.Onlar gibi konuşamamak , onlar gibi davranmamak,onlar gibi sevmemek yadırganırdı.Çünkü acımasız bi...