Seni hayattan koparacak Yıldırımlara mahal verme..
Alparslan ve İlker bahçedeki masada oturmuş satranç oynuyorlardı.Çekişmeli geçen beş oyunun, üçünü İlker ikisini Alp kazanmıştı.
Yeni bir oyun daha oynamak için taşları birer birer dizdiler. İlker abisine meydan okurcasına hem taşlarını diziyor hem de imalı bakışlar atıyordu.
-Abi farkında mısın paslandın artık iyice?
Ben seni artık çok rahat yeniyorum.Böylede hiç tadı çıkmıyor ki.Alp hemen kafasını kaldırıp İlkere göz devirdi ardından kafasına acıtmayacak şekilde bir tane vurdu.
-Hadi lan oradan. Bir kere sen ağlama diye ben bilerek oyun veriyorum. Yoksa benden bir tane sayı alamazsın İlker efendi.
-Abi kimi kandırıyorsun ya,sen asla bilerek oyun vermezsin bir kere.
-İlker sen yine çok konuşmaya başladın Abicim. Almayayım seni ayağımın altına.
İlker sustu ama içinden kıs kıs gülüyordu. Abisinin bu şekilde kaybettiği için asabi davranması çok hoşuna gitmişti.
Bütün taşları dizdiler.Yeni oyuna başlamak için hamle sırası alp'deydi.Taşı almak için elini uzatan Alp,Ertuğrul'un hışımla onlara doğru geldiğini görünce vazgeçti.Çünkü Ertuğrul öyle bir hızla geliyordu ki, bu geliş hiç hayra alamet değildi. Alparslan etrafına bakınıp ilker'in duymayacağı şekilde içine konuştu.
-Geldi gönlümün bahçesi.Bakalım bu defa hangi güzel sözcüklerini sarf edecek?
Ertuğrul masaya varır varmaz alp'in yüzüne hiç bakmadan ilker'e odaklandı.Korkutmamak için sakin bir ses tonuyla konuşmaya çalıştı.
-İlker abiciğim,hadi bugünlük bu kadar oyun yeter.Odana git ve ödevlerini yap.Biz de abinle biraz konuşalım.
İlker, henüz oyun tamamlanmadığı için itiraz ederek kaşlarını kaldırdı.
-Ama daha oyunumuz bitmedi.Biraz daha oynayalım sonra giderim abi.
Alparslan Ertuğrul'un öfkesini görebiliyordu. bu yüzden araya girmesi gerektiğini düşündü.
-İlker,ağabeyin haklı.Bir sürü oyun oynadık oğlum artık ödev zamanı. Sonra yine devam ederiz merak etme.
İlker her iki abisininde itiraz istemeyen bakışlarını gördüğünde daha fazla direnemedi.
-Tamam gidiyorum o zaman.
Ertuğrul kardeşinin saçlarını okşayarak düzeltti.
-Aferin abiciğim.
İlkerin uzaklaşarak gözden kaybolmasıyla, Ertuğrul dizginlediği öfkesini anında kustu. Yumruk yaptığı elini masaya hızlıca vurdu.
Alp bunu beklemediği için anında irkildi ve ayağa kalktı.
-Ne yapıyorsun lan elin kırılacak?
Ertuğrul bir adım daha yaklaşıp alp'in tam karşısında durdu. Öfke ile haykırdı.
-Kimsesiz öyle mi?
Alparslan susarak bakışlarını başka yönlerde gezdirdi. Bunu gören Ertuğrul daha bir hiddetlendi ve aniden kardeşinin çenesini tutarak göz göze kalmaya zorladı.
-Bana bak lan, yüzüme bak! sana soruyorum kimmiş kimsesiz?
Alparslan çok iyi biliyordu ki kardeşi öyle kolay kolay lanlı lunlu konuşmazdı. Artık nasıl sinirlendiyse sabrının son raddesindeydi.ilk defa sessizliğini bozdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/370794825-288-k255544.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUK
Novela Juvenil"Herkes gibi olmaya çalışmak bu hayattaki en acımasız kabullenişti belkide. Farklı doğmak ve yaşamak zorunda olmak herkes için aynı şartları taşımazdı.Onlar gibi konuşamamak , onlar gibi davranmamak,onlar gibi sevmemek yadırganırdı.Çünkü acımasız bi...