Belki de bizi güzelleştiren şeylere çoğu zaman geç kalıyoruz.Erteme huyumuz duygularımızı belli etmek için bile var olmaya başladı.Ama zaman affetmezdi.Ve asla geriye dönebilmeniz için müsade etmezdi.Umarım geç kalan ve Onu bulmaya çalışan insanlar arasında olmazsınız.Bunun için her şeyi anında sevin.O an nasıl hissediyorsanız öyle olmasına izin verin.Sevmeye erken davranıp,sevgisizliğe geç kalmamız dileğimle...
★★★★
Ertuğrul Gökbulut
Yer sofrasında oturmuş Düriye ablanın menemeni getirmesini bekliyorduk.Karşımda asık suratıyla kollarını birbirine bağlamış bir şekilde oturan Eren,gözünden ateş saçar gibi bakıyordu.Yarışı kazandığım için bana küsmüştü.Bu çocuklar neden hep böyleydi?
İlkerlede oyun oynadığımızda kazanıyorum diye küser,"ben oynamayacağım"derdi.
Hatta bir keresinde İlker gidip beni Alpe şikayet etmişti.Sonra Alp güya onun intikamını alacağını söyleyip,ilkerin yerine oynamak istemişti.Daha sonra o da kaybetmişti.
Alparslan asla kabullenmezdi yenilgiyi.Bu yüzden inat olsun diye adımı bir süre hileci Ertu koymuştu.Bir gün boyunca ikiside benimle konuşmayıp,Kendi aralarında vakit geçirmişlerdi.
Erenin huyunu gittikçe Alparslana benzetiyorum.Yani bir umut yanılırım diye düşünüyorum fakat şimdiden onun gibi davranışlar sergiliyor.Mesela konuşmam sırasında detaycı olduğum için kafasının karıştığını söylemişti.Uzun cümlelerden hoşlanmıyor.
Alpte öyledir hemen sadede gelinmesini ister.Kısa ve öz olmasını tercih eder.Adımı bile kısaltarak söyler.
Erende onun gibi uzun olduğunu düşündüğü için adımı kısaltarak söylüyordu.Belki saçma gelecek ama sadece bu benzerlikten bahsetmiyorum.Düriye ablanın söylediğine göre eren çok inatçı bir çocuk.Bir keresinde Annesi bir gün onu pazara götürmeyeceğini söylemiş. Ama Eren kafasına koyduğu için, annesi gittikten sonra evden çıkıp onu takip etmiş.
Sonra nasıl olduysa annesini pazar yerinde kaybetmiş ve bulamamış.Eve gelen annesi ise eren'i göremediği için telaşla bütün komşulara tek tek gidip eren'i sormuş. Kimse görmediğini söyleyince hep birlikte kasabanın bilinen yerlerini aramaya başlamışlar.En sonunda akşam vaktine yakın bir zamanda bir adam, duvar dibinde uyuya kalan ereni görüp haber vermiş.Böylece o gün eren'i sapasağlam bulabilmişler neyse ki.
Alparslan da böyleydi o kadar laf dinlemez bir çocuktu ki,annem ikimize her türlü söz geçirir bir alparslan'a laf dinletemezdi.
Yani belki abartıyorum.İki tane özellik nedeniyle birbirlerine benzediklerini iddia etmek mantıklı mı bilmiyorum. Ama bu konuda yanılmayı diliyorum,çünkü bir eve bir tane Alparslan Gökbulut Yeter.Bana benzesin.Benim gibi normal bir adam olsun.Bence bu herkes için daha iyi olur.
Hala çatık kaşlarıyla yeri izleyen eren'e sempati ile yaklaştım,bir kedi gibi sırnaşmaya başladım.
-Ereeen, daha ne kadar küs kalacaksın benimle? Tamam bak Bir dahakine sen kazanırsın.Barışalım artık lütfen.
-Ben seninle küsüm lütfen benimle konuşmaz mısın?
-Eren ya yapma böyle.Hem biz seninle ilk yarışımızı yaptık.Daha bir sürü yarış yapacağız.Onları da sen kazanırsın.
-Ama sen hile yaparak kazandın ertu abi,bu hiç hoş değil. Ben seninle bir daha yarış yapmam.
Yanaklarımı şişirerek ofladım.Yani eren gerçekten inatçıymışsın.Ama neyse ki ben bu inatçılığa karşı idmanlıydım,Alp sağolsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUK
Teen Fiction"Herkes gibi olmaya çalışmak bu hayattaki en acımasız kabullenişti belkide. Farklı doğmak ve yaşamak zorunda olmak herkes için aynı şartları taşımazdı.Onlar gibi konuşamamak , onlar gibi davranmamak,onlar gibi sevmemek yadırganırdı.Çünkü acımasız bi...