Kara bir deliğin içine sürükleniyorum.
Nasıl kurtulacağım buradan?
Kimse yok mu?
Ben unutulmak istemiyorum!Alparslan Gökbulut
Annemle vedalaştıktan sonra şirkete doğru yol almıştım.Bu gece eve gitmek istemiyordum. Eğer gidersem Ertuğrul'un yüzüme bile bakmayacağını biliyordum.Bu kadarını kaldıramazdım artık.Hem zaten ben de bu kadar şeyden sonra tekrar oraya gidip hiç bir şey olmamış gibi davranamazdım.
Şu anda benim olmadığım yerde huzurlu ve mutlular.Bunu bozmaya hakkım yok. Belki de tek fazlalık benimdir. Biraz da olsa onlara bu rahatlığı yaşatmak için, onlardan uzak durmam gerekiyordu.
Her ne kadar bu beni yaralasa da, kardeşlerimin üzülmemesi için tek yol buydu.
Onlar güldüğü sürece benim ne halde olduğumun bir önemi yoktu.İyi olduklarını ve güvende yaşadıklarını bilsem bana yeterdi.
Şirkete gelir gelmez anahtarı valeye verdim ve kapıdan içeriye girdim.Asansörle odamın olduğu kata geldim.
Odaya doğru geniş adımlarla yürüdüm.Bir an önce uzanıp dinlenmek istiyordum.Çünkü başım şu anda çatlayacak gibi ağrıyordu.
Odaya gelir gelmez kapıyı kapattım ve koltuğa yöneldim.Üzerimdeki siyah deri ceketi çıkarttım ve koltuğun baş ucuna koydum.
Öyle geniş uzun bir koltuk değildi.Ancak iki kişinin oturabileceği bir alanı vardı.
Ben de bu uzun boyumla tam olarak rahatlıkla sığardım zaten!
Neyse yapacak bir şey yoktu.Zaten buraya kadar arabayı zar zor sürmüştüm.Hala kendimi iyi hissetmiyordum.İkinci kez kaza yapma ihtimalim devam ediyordu. Bu yüzden otel aramakla uğraşmayıp, hiç düşünmeden şirkete gelmiştim.
Kolumdaki saati ve telefonumu koltuğun önünde duran sehpanın üzerine bıraktım.
Boylu boyunca uzandım ve gözlerimi dinlendirmeye başladım.
Ayaklarım koltuğu geçmiş dışarı sarkmıştı.Of! Ben böyle nasıl yatacağım ki.Yerim rahat olmadan uykumu alamam kolay kolay. Kapattığım gözlerimi tekrar açtım.
Odanın ışığını açmamıştım.Ama dışarıdan gelen gökyüzündeki ışıltılar az da olsa aydınlatma görevini üstleniyordu.
Gözlerim biraz fazla ağladığım için yanıyordu. Bu yüzden daha fazla dayanamadım ve tekrar yumdum.
Gayet konforlu ve inanılmaz geniş koltuğumda sağ tarafa döndüm.
Yavaş yavaş uykuya dalmaya başladım.Bilinçaltım rüya alemine giriş yapmıştı bile...
★★★★★
Birinin beni Yavaş yavaş dürtüp uyandırmaya çalışmasıyla uykumun açıldığını hissettim.
Ama henüz tam uyanmadığım için kim olduğunu bilmiyordum.Sadece bana seslendiğini duyuyordum.
-Alparslan bey, uyanın artık. Her tarafınız tutulmuştur şimdi.Siz burada niye uyudunuz ki?
Gözlerimi araladım ve karşımdaki kişiye bakmaya çalıştım ama hala algılayamıyordum.
-Ertu sen misin? Ben şimdi uyanmayacağım.Siz kahvaltınızı yapın.İlker beklemesin benim çok uykum var.
Cevap verdikten sonra sola döndüm. Ve iyice yastık yaptığım elimin üstüne tünedim.
Galiba başımdaki Ertuğruldu.Yine şirkete götürmek için beni uyandırmaya gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUK
Teen Fiction"Herkes gibi olmaya çalışmak bu hayattaki en acımasız kabullenişti belkide. Farklı doğmak ve yaşamak zorunda olmak herkes için aynı şartları taşımazdı.Onlar gibi konuşamamak , onlar gibi davranmamak,onlar gibi sevmemek yadırganırdı.Çünkü acımasız bi...