16.Bölüm

985 109 100
                                    

Geç kalınmış hayatlar vardı.
Keşkelerin rüzgarında savrulan söylenmemiş güzel sözler..
Bir ihtimali varmıydı zaman ile anlaşma yapmanın?
Yolunu tamamlaması gereken yelkovanı,kim ikna edebilirdi geriye dönmesi için...

★★★★★

Abisinin yüzüne bakarak soracağı soruyu bekliyordu küçük çocuk.
Hala ellerini kulaklarından çekmemişti.Merakla kaşlarını havalandırmış,alparslan'a odaklanmıştı.

Alparslan artık sabrının son zirvesine geldiğini hissediyordu.Eren'in bunları bilerek yaptığını düşünüyordu.Çocuk resmen karşısına geçmiş onunla dalga geçiyordu.Hala gözlerini onun gözlerinden ayırmamıştı.

İşaret parmağını kaldırıp eren'e doğru uzattı ve tehditkar bir sesle dudaklarını  araladı. 

-Bana bak çocuk benimle oyun oynama.Kes artık şu saçmalığı.Böyle şirinlik yaparak yaptığın hatanın üzerini örtemezsin.

Eren usulca ellerini kulaklarından çekip önünde birleştirdi.Hep gergin olduğu zamanlarda yaptığı gibi parmaklarıyla oynamaya başladı. 

Abisinin neden bu şekilde ona kötü davrandığını bir türlü anlamıyordu. Geldiğinden beri bir kez olsun eren'le konuşup,onu tanımaya çalışmamıştı.Hep ondan uzak durmaya çalışıyordu.Eren Bunun nedenini kaç gündür düşünüp duruyordu.

Mesela Ertuğrul abisi tam bir kahraman gibiydi.Ona çok iyi davranıyordu.Annesinin anlattığı bütün iyi insan özellikleri abisinde görülüyordu.Tıpkı bir kahraman gibi ereni yalnızlıktan çekip kurtarmıştı.Ve hala onu koruyup kolluyordu.

Fakat alparslan ona hep bir buz kütlesi olmuştu.Eren ne zaman ona yaklaşmaya kalksa soğuk duvarlarına çarpıp geriye düşüyordu.Bir türlü serin kıyılarına ulaşamıyordu abisinin.

Parmaklarıyla oynayan çocuğa dik dik bakan Alparslan,biraz dikleşti ve eliyle ensesini sıvazladı.

-Az önce ilkerin yanından geldim.Ağlamaktan doğru düzgün Konuşamıyordu bile.Neyin var diye sordum?

Aniden eğildi ve Parmağını erenin göğsüne doğru getirip iki defa dokundu.

-Bana senin yüzünden ağladığını söyledi.

Göğsüne dokunan parmakla gerilen  eren, rahatsız olduğu bu temasla birlikte bir adım geriye gitti.Tekrar bakışlarını alparslan'ın suratına çevirdi.

-Benim yüzümden mi?Ben ne yaptım  ki?İlkerin ağlamasına üzüldüm,hiç bir  çocuk ağlatılmamalı.Ama ben onu üzücek bir şey yapmadım.

Kardeşinin bu cümlesinden sonra daha çok öfkelenmişti Alparslan.İlker'e mi inanacaktır yoksa ona mı? Kaşlarını havalandırarak tekrar eren'e döndü.

-Öyle mi?Demek sen hiç bir şey yapmadın.

Gözlerini kısarak eren'in gözlerinin içine baktı. 

-Biliyor musun? Baban da böyle yalancı biriydi.Sen de şimdiden yalan söylediğine göre,bu özelliğini ondan almış olmalısın.

Bu cümle ile birlikte Eren kaşlarını çatmış artık kızmaya başlamıştı. 

Onun babası hiçbir zaman yalan söylemezdi. Hatta eren'e hep dürüstlükten bahsederdi. Abisinin babasına böyle bir şey söylemesini kabul edemezdi.Onun babası yalancı biri değildi. 

Kafasını Hayır anlamında salladı Eren. 

-Bu doğru değil.Benim babam asla yalan söylemezdi.O yalancı biri değil.Galiba sen babamı tanımıyorsun.Eğer tanısaydın onun hakkında böyle konuşmazdın.

EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin