26.Bölüm

489 80 77
                                    



Nefesimi kesen bir yalnızlık doluyor benliğime. 
Uzaktan bakıyorum mutluluk çerçevesinin en güzel köşesine.
Neden beni de görmez ki!sevmek,sevilmek denen o meşhur gülüşlerin sebebi.
Dizlerimin bağını çözen nice hasretleri ardımda bıraktım.
Kimse bilmesin,ben hiç gözyaşlarımı göstermem...

 ★★★★★★

            Ertuğrul Gökbulut 


Müdürün odasından çıkarken erenin sınıf öğretmeniyle de  tanışmam gerektiği aklıma gelmişti.Bir üst kata çıkarak öğretmenler odasının bulunduğu odaya geldim.Kayıt için erkenden gelip tüm işlemleri halletmiştim.

Beni karşılayan otuzlu yaşlarda siyah saçlı, esmer bir kadın olmuştu.Oldukça güler yüzlü ve sevecen bir tavrı vardı. 8 yıldır öğretmenlik yaptığı için tecrübesini fazlasıyla kazanmış görünüyordu.

Erenin özel durumuyla ilgili uzun uzadıya konuşmuştuk.Herhangi bir sorun yaşanmayacağını, gönül rahatlığıyla onlara teslim edebileceğimden söz etmişti.Önceki okulunda otizmli bir kaç öğrenciye eğitim verdiğini ve bu duruma alışık olduğunu söylemişti.

Okulların açılmasının üzerinden bir buçuk ay geçmişti.Normalde dönem başını kaçırdığı için hiçbir öğrenciyi alamazlardı.

Ama eren şu anda bir kaç adım öndeydi.En azından deneme süreci gibi olabilirdi.Eğer alışamaz Yada adapte olmazsa asla zorlamayacaktım.

Hiç bir şey kardeşimden daha önemli değildi.Attığım her adımın  onun isteğiyle olmasına özen gösteriyordum.Zaten onunla konuştuktan sonra kayıt için gelmiştim.

Filiz hanımın erene okuma yazmayı ve sayıları öğretmesi çok büyük bir avantaj sağlamıştı.Tabiri caizse yaşıtlarından bir sıfır önde başlayacaktı.İşte bu azda olsa içimi rahatlatıyordu.

Gerçi eren her anlamda çok zeki ve farklı bir çocuktu.Otizmi onun engeli değildi.Zamanla kendini korumayı da öğrenirse artık gözüm arkada kalmayacaktı.

Bir diğer içimi rahatlatan konu ise İlker'in okulunda okuyacak olmasıydı.İlker bu sene 3. sınıftaydı.Yani aralarında iki sınıf vardı.Birlikte okula gidip gelecek olmaları ikisi içinde güzel olacaktı.

Eren, özel durumundan dolayı herkesle hemen arkadaş olamıyordu.Güvenmesi için zaman gerekiyordu.Ya da güvendiği birinin bu konuda onu emin kılmasına ihtiyaç duyuyordu.Fakat  İlker sayesinde bir arkadaş arayışına girmesine gerek kalmayacaktı.

Hem insanın kardeşi zaten en yakın arkadaşıdır.Biz alparslanla hep böyle büyümüştük.Birbirimizin en yakın arkadaşı,sırdaşı olmuştuk.İlker ve ereninde bu şekilde birbirine bağlı olmasını, ayrılmaz bir parça haline gelmelerini istiyorum.

Kardeş iç güdüsüyle,her tehlikeye karşı sırt sırta vermeyi öğrenecekler.En büyük kalkanları  tereddütsüz hissettikleri güven duygusu olacak.Birinin sorunu varsa diğeri bunun çözümü olacak.Hayatın iyi yanınıda,kötü yanınıda birlikte tanıyacaklar.Birisi ağladığında diğeri gülmecek,güldürecekti.Biri düştüğünde öbürü ayakta kalmayı ve ayağa kaldırmayı bilecekti.

İşte bu yüzden erenin gelişi İlker için hayatının en büyük hediyesi olmuştu.Biz abileri olarak her zaman onun yanında olup, yalnız bırakmamıştık.

Ama onun erenle kuracağı bağ çok daha derin bir yer kaplayacaktı.Kardeşliğin ne anlama geldiğini yanında hissettiği diğer yarısına baktıkça daha iyi anlayacaktı.

EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin