20.Bölüm

1.2K 118 142
                                    




Sahiden gittin mi uzaklara ?
Gözlerim göremeyecek mi bir daha?Çiçek açan yüreğini...
Sensiz nasıl bakacağım aynadaki yansımama?
Gitme...
Bu sefer inat etme...
Âb-ı hayatsız bırakma beni...



★★★★★★

Evdeki çalışanlar Ertuğrul'un karşısında dizilmiş ne söyleyeceğini bekliyorlardı.

Çalışma masasında oturmuş ve  ciddiyetinden asla taviz vermeyen Ertuğrul, daha önce yapması gereken konuşmayı bugün yapmaya karar vermişti.

Masada birleştirdiği ellerini birbirinden ayırarak oturduğu yerden kalktı ve meraklı gözlerle ona bakan dört kişinin karşısına dikildi.

Ela gözlerini hepsinin üzerinde gezdirdi. Daha sonra boğazını temizleyerek konuşmaya hazır bir hale büründü. 

-Öncelikle sizleri işinizden alıkoymak istemezdim.Ama sizinle konuşmam gereken çok önemli bir mesele var. Bunu daha önce söylemem gerekiyordu fakat bu konuyu dillendirip kardeşimi üzmek istememiştim.Bir kez daha hata yaptığımın farkına vardım.

Ertuğrul biraz daha sola dogru adımlayarak Şükrü Bey'in tam karşısına geçti.

Şükrü bey Ona mahcup bir şekilde kaçamak gözlerle bakıyordu.

-Eren ile ilgili yaşadığın şeyleri duydum Şükrü abi. Seni burada bir çalışan olarak değil bir abi olarak görüyorum.Asla bu zamana kadar sıradan bir işçi gözüyle bakmadım sana.Hatta hepiniz benim için öylesiniz.Birlikte aynı çatıyı paylaşıyorsak hepimiz bir aileyiz demektir.

Son cümlesinde tekrar hepsinin yüzüne teker teker baktı. Ardından tekrar şükrü beye döndü. 

-Ama şunu bilmenizi istiyorum.Kardeşlerimi inciten her kimse,karşımda kim olduğunun hiçbir önemi olmaz.Kim olursa olsun o kişiyi affetmem.Bu yüzden bir daha eren'e kaba davrandığını görmek istemiyorum. Bir kez daha böyle bir şey yaşanırsa, gözüm hiçbir şeyi görmez.Umarım anlatabilmişimdir.

Şükrü bey Ertuğrul'un bu anlattıklarına daha fazla dayanamamıştı.Bu yüzden hemen savunma mekanizmasını oluşturdu.

-Ertuğrul bey ben gerçekten bilmiyordum.Hem kötü de davranmadım zaten.Sadece çiçeklerin arasına girmişti.Ben de çiçekler zarar görmesin diye oradan çıkarmaya çalıştım.Niyetim küçük beyi korkutmak değildi.
Yine de özür dilerim. 

Ertuğrul takındığı tavırdan asla geri kalmadı ve aynı şekilde şükrü beye karşılık verdi. 

-Eren'in kolunu zorla tutup çekiştirerek,onun ağlamasına sebep olmanın hiç bir mazereti olamaz.

Şükrü bey başını utançla eğerek sustu.

Ertuğrul, bu olayda kendisinin de payı olduğunu düşünüyordu.Sonuçta kimseye eren'in bu durumundan bahsetmemişti. Bu yüzden sadece karşısındaki adamı suçlaması haksızlık olurdu. 

Ayrıca Şükrü bey yıllardır onlarla çalışıyordu. Bu zamana kadar ilker'e kötü davrandığını asla görmemişti.Hatta yeri geldi mi ilker'le oyunlar oynardı.Yani çocuklara zarar veren bir adam olmamıştı.

Yalnızca bu seferlik bu olayın üzerini kapatması daha iyi olur. Hem zaten artık kimse böyle bir hataya düşmezdi.Çünkü Ertuğrul'un bu konuşması herkesin sınırını belirlemişti.

Az öncekinden daha ılımlı bir ifadeyle Şükrü beye hitaben konuştu.

-Bak Şükrü abi yıllardır bizimle çalışıyorsun. Üzerimizde çok emeğin var.Yaptıklarını sadece bir olayla görmezden gelemem.Senin samimiyetine güvendiğim için bu olayı burada bırakıyorum.Ama lütfen sana olan güvenimi tekrar boşa çıkarma.Senin iyi bir insan olduğunu biliyorum.Beni yanıltma.

EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin