28.Bölüm

517 76 146
                                    



Bir memleket düşlüyorum bugün.
Senin memleketin,içinde bütün sevdiklerinin kendilerine şehir bulduğu bir yer..
Her sokak başında,her caddenin sonunda kimi insanlar kurulmuş.
Ne çok isterdim senin memleketinde bir belde bulmak!
Orada yaşamak,orada nefes almak.
Her bir satır başında seni anlatmak isterdim.
Fakat sürgün yemiş bir hükümlüydüm ben.
Bana yasaktı senden gelecek olan vuslat...




          
       Alparslan Gökbulut 

Şirketin kapısından girmeden önce dışarda beni güler yüzle karşılan güvenliğe aynı samimiyetle gülümsedim.

İçeriye girerek diğer çalışanlara kolaylıklar diledim.Biraz daha ilerledikten sonra asansöre binip odamın oluğu kat'a geldim.Odaya doğru yürümeye başladığımda şirkette görmeye aşina olduğum o yüz beni karşılamıştı.Bu yüzden adımlarımı yavaşlattım.

"Hoş geldiniz alparslan bey."

"Hoş buldum mustafa.Ne var ne yok.Her şey yolunda mı?"

"Hiç bir sorun yok efendim.Yeni ortaklarımızla gelişmeler oldukça olumlu ilerliyor."

Neredeyse benimle aynı yaşta olan karşımda ki genç adama ciddi bir şekilde bakmaya başladım.Bakışlarımdaki tuhaflığı hissetmiş olacak ki göz temasını kaçırıp boğazını temizledi.

"Yanlış bir şey mi söyledim?"

"Ben sana kaç defa söyledim bana efendim deme diye?Bu hayatta kimse senin efendin değil mustafa.Sevmiyorum oğlum böyle saçma sapan hitapları."

"Efe...Yani alparslan bey siz benim patronumsunuz.Ben sadece aramızdaki statü farkından dolayı bu şekilde sesleniyorum."

Elimi Mustafanın omzuna koyup dostane bir ifadeyle konuştum.

"Aramızda statü farkı diye bir şey yok.Sen bu şirketin sadece bir çalışan değilsin.Yıllardır birlikte aynı çatı altında emek veriyoruz. Kardeşim gibi görüyorum seni.Hem sevmem ben öyle patronculuk işlerini.Eruğrul dururken bana düşmez zaten."

"Teşekkür ederim alparslan bey.Sizin gibi bir kardeşe sahip olmak herhalde en çok isteyeceğim şey olur."

Gülümseyerek cümlesini kuran mustafanın minnet dolu bakışlarını görebiliyordum.

Bu çocuk gerçekten güzel bir kalbe sahipti.Bir dönem annesi hasta ve bakıma muhtaç bir kadındı.Fakat o bir kere bile bunu zor bir durummuş gibi dile getirmemişti.Kendi imkânlarıyla bakmış,hiç kimsenin eline vermemişti.

Daha sonra Ertuğrul'un da desteğiyle iyi bir hastanede ameliyat olmuştu.Çok şükür tedavisi olumlu sonuçlanmıştı.Söylediğine göre annesi artık rahat bir şekilde yürüyebiliyor ve kendi işlerini tek başına halledebiliyordu. Böyle giderse tamamen iyileşecekmiş.İşte böyle zorlu bir dönemi bıkmadan usanmadan atlatmıştı.

Kendi emeğiyle okuyup aynı zamanda çalışıyordu.Genç yaşına rağmen oldukça olgun biriydi.Erken büyümek zorunda kalmıştı, tıpkı bizim gibi.Temiz bir insandı, kimsenin kötülüğünü istediğine şahit olmamıştım.Bize olan sadakati ise her daim sağlamdı.

Aramızda ciddi bir resmiyet yoktu.Çoğu zaman ertuğrula çıkıştığım gibi ona da fırça atardım.Beni bildiği için alınmazdı.O da aynı şekilde bazen bana samimi bir dille takılırdı.Yıllardır birlikte bu şirketi yürütüyorduk,onuda ailemizden biri gibi görüyordum.

Belki de bu yüzden ertuğrul ona bu kadar fazla imkan veriyordu.Bizim İlk başlarda ki yalnızlığımızı  onda görmüştü.

"Eyvallah musti.Bunu bir de benim kardeşlerime söyle.Değerimi hiç bilmiyorlar.Ya inanabiliyor musun?Benim çok asabi bir adam olduğumu söylüyorlar?

EREN:PEŞİMDEKİ KORKULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin