Raperîn - Nebû
Toprağa denizler karıştı, denizlere kan bulandı...
Giray uyandığında yanındaki adamın yokluğuyla rahat bir soluk verdi. Onun uyanıp belini daha da sararak tamamen kendine yasladığını hissetmişti elbette ama sesini çıkarmamış ya da gözlerini açmamıştı. Bedenini saran sıcaklığa kendini kaptırdığını biliyordu ve bunu reddecek gücü de bulamamıştı. Belki de sadece bir kaç saatliğine kim olduğunu unutmaya ve yabancı bir kolun sarıp sarmalamasına ihtiyacı vardı.
Fakat izin vermesine kızarakta yataktan kalkıp oturdu, ellerini iki yanına koyarak çarşafı sıktı. Buraya geliş nedenini neredeyse unutuyordu ve Giray'ın hata yapma lüksü yoktu.
Yataktan kalkıp botlarını giydi ve odanın kapısını açıp çıktı. Alt kata inen merdivenlerde aldığı güzel kokularla onu yemekhaneye götüren yemek kokusunu takip etti. Büyük bir ocağın başında üstünde tişört, altında haki renkli bir eşofmanla yemeğin tadına bakan Arman'ı gördüğünde şaşkın sayılabilecek bir kaş çatmasıyla ona bakan adama baktı.
"Bir komutanın yemek yaptığını ilk kez görüyorum" derken gülerek uzun masaların olduğu sandalyeye doğru yürüdü.
Arman omuz silkerek tişörtünü aşağı doğru çekiştirdi. "Çocuklar gözcü kulesini tamir ediyorlar, aç gelirler."
Bu Giray'ı daha da şaşırtmıştı. Arman kendi askerlerine yemek mi yapmıştı? Sandalyeye kendini bıkakırken başını iki yana salladı.
"Çok garip bir adamsın."
Arman gülerek "Senin kadar değil küçük adam" derken eline aldığı tabağa biraz yemek koydu, ardından kendine koyarak tabakların üzerine koyduğu çatal ve kaşıkla Giray'ın oturduğu masaya geçti. Tabağı onun önüne koyarak sandalyeye oturdu.
"Ben de ilk kez birini soğukkanlılıkla kesip diken bir muhabir görüyorum."
Giray eline aldığı çatalla durup karşısındaki adamın sorgulayan gözlerine baktı. Onun kendisini araştıracağını elbette biliyordu, her zaman Arman'dan bir adım öndeydi. Aralarında gizleyen açık güç savaşı ve alt etme mücadelesi sürecekti. İstediği kadar yan yana ya da sarmaş dolaş uyusalar bile hâlâ birer yabancılardı ve sırlar ikisinin arasında kol gezmeye devam ediyordu.
Giray omuz silkerek çatalına yemek alıp ağzına attı. Onu dikkatle izleyen Arman da yemeğinden yemeğe başladı. Herkesin çözüldüğü bir zayıflığı vardı ve Arman karşısındaki adamı çözebileceğini de biliyordu.
Lokmasını yutan Giray oldukça sakin yüz ifadesiyle gülümsedi.
"Askeri kamplarda ve dağlarda çok yaşadım yüzbaşım, yanımdaki askerlere ilk yardımda bulunmak, hatta tedavi etmek zorunda olduğum çok zamanlar oldu."
Arman hmlayarak çatalına biraz daha yemek alırken o da sakince "Seni dağlarda hiç görmedim" diyerek dudaklarını büzdü. "İlginç."
Giray samimi bir gülümsemeyle çatalındakini ağzına attı.
"Ben de seni Gabar'da, Cudi'de, Suriye'de, İran'da görmedim yüzbaşım."
Arman tek kaşını kaldırarak daha önce görev yapmadığı yerleri sıralayan adamın sırıtarak yemeğini yiyişini izledi. Konuyu değiştirmek ister gibi öksürerek kapıya baktı.
"Duş alacaksan çocuklar tankerden su çekti, sıcaktır."
Giray değişen konuyla içinden rahat bir oh çekti. Dışından ise üstündeki tişörtü koklayarak yüzünü ekşitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADRAJ - BxB
Tiểu Thuyết ChungAskeri eşcinsel kurgu. #sınırkarakolu #dağ #savaştimi #komutan #muhabir #asker #muhbir #sırlar #aşk #intikam #kaos HİKAYEDE YER ALAN KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLAR GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR, TAMAMEN KURGU ÜRÜNÜDÜR!!!