"Düşmanını ve kendini iyi tanıyan her savaşı kazanır."
Rojhat gözlerini açtığında yarasına dokunmak için ellerini kaldırdı fakat bileğinden kelepçeyle sedyeye kelepçelendiğini gördü. Yorgun bir soluk vererek ellerini tekrar yatağın üstüne koydu. Üstüne giydirilen yeşil tişörtün nerden geldiğini bilmese de Giray'ın gece o uyurken giydirdiğini tahmin ediyordu.
Fakat hiçbir şeyden habersiz onun sedyeye kelepçelendiğini öğrenen Giray ise yine ortalığı birbirine kattı ve bir kez daha öfkeli Baturalp'le karşı karşıyaydı.
"Yaralı adamı kelepçelemek nedir üsteğmenim? Hiç mi vicdan yok sende?"
Baturalp karşısındaki adamın kim olduğunu ve konumunu az çok bilse de yaptıklarına karışmasına asla izin vermeyecekti.
Kendi odasında karşı karşıya gelen ikiliyi merakla izleyen Arman, Baturalp'in vereceği cevabı bekliyordu. Silah arkadaşının Rojhat'a olan kinini biliyordu ama yaralı bir adamı kelepçelemesini o da beklemiyordu.
"Henüz iyileşmeden hücreye atmadığıma dua etsin, istediği kadar muhbir ya da itirafçı olsun, o hâlâ bir şüpheli. Onu teslim almaya geldikleri güne kadar gözüm onun üzerinde olacak."
Giray sinirle yumruklarını sıkarak Arman'a döndü. Fakat Arman başını iki yana salladı.
"Güvenlik açısından protokolü takip etmek zorundayız. Baturalp haklı muhabir."
Arman'a dünkü olaydan dolayı içinde garip bir öfke barındıran Giray bu söylediklerine dişlerini sıkarak odanın kapısına doğru ilerledi, çıkmadan önce arkasını dönüp onu izleyen ikiliye baktı.
"Bu yaptığınızı emin olun üstleriniz öğrenecek."
O hırsla odadan çıktığında Arman oflayarak ellerini beline koydu.
"Bu da onun gibi."
Baturalp çoktan tahmin ettiği çıkarımı umursamadan o da odadan çıktı ve koridordan dış kapıya doğru emin adımlar atarak dışarı çıktı. Günlerdir uyuyamayan zihninin Rojhat'ın sedyesinin yanı başında soğuk bir zeminde dinlenebildiğini anladığında bir şeylere dur demek için artık çok geç olduğunu biliyordu. Fakat kimse Rojhat'ı sedyeye kelepçelemesinin asıl nedeninin tekrar düşer ve canını yakar düşüncesi olduğunu bilmiyordu.
Giray revire dönüp Rojhat'ın durumunu kontrol ettikten sonra bir kaç saat önce şarj ettiği gizli telefonunu alarak karakol binasından çıktı ve sinyal alabildiği bir tepenin üstünde rehberde kayıtlı bir numarayı tuşladı.
Telefon uzun süren cızırtılı seslerden sonra açıldı ve karşıdan bir kadının sesi duyuldu.
"Efendim."
Giray gergin bir nefes vererek ayağını taşa sürttü.
"Aysu."
"Giray... Giray aylardır nerelerdesin sen? Hani haber verecektin? Başına bir şey mi geldi? Nerdesin şu anda?"
Giray ard arda sorulan bu sorulara oflayarak "Daha sonra her şeyi anlatırım. Bana bir konuda yardım etmen lazım" dediğinde karşısındaki kadın bir süre sessizleşti. Ardından Giray'ın kolay kolay yardım istemeyeceğini bildiği için "Söyle" dedi.
Giray kapattığı gözlerini açtı ve güneşin bulutların arasına gizlendiği gökyüzüne baktı. Hava artık giderek soğumaya başlıyordu ve kış şimdiden acımasızca geçeceğini belli ediyordu. Üstündeki yünlü hırkanın önünü çekiştirerek tepeye biraz daha çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADRAJ - BxB
Aktuelle LiteraturAskeri eşcinsel kurgu. #sınırkarakolu #dağ #savaştimi #komutan #muhabir #asker #muhbir #sırlar #aşk #intikam #kaos HİKAYEDE YER ALAN KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLAR GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR, TAMAMEN KURGU ÜRÜNÜDÜR!!!