Roo Panes - Lullaby Love
Seni bağırabilsem seni
Dipsiz kuyulara
Akan yıldıza
Bir kibrit çöpüne varana
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin
Yitirmiş öpücükleri
Payı yok, apansız inen akşamdan
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene
Seni anlatabilsem seni
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır.🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶
Baturalp elinde tepsiyle odasına girdiğinde yatağının üstünde bağdaş kurmuş ona kahve gözlerinin en parlak ve masum haliyle bakan, onun hareketlerini takip eden Rojhat'la samimi bir gülümseme eşliğinde tepsiyi önüne koydu.
Rojhat ise hemen "Peki ya sen?" diyerek tepsideki yemeklere baktı.
Baturalp cebindeki kaşıkları çıkararak "Bu defa benimle paylaşacaksın yemeğini dağ çiçeği" dediğinde Rojhat hevesle başını sallayarak yatakta ona da yer açmak için geriye doğru kaydı, tepsiyi de kendine çekerek Baturalp'in karşısına oturmasını işaret etti.
"Bunlar ikimize de yeter."
Baturalp onun hevesli ve heyecanlı haline gülümseyerek tam karşısına oturdu. Kaşığın birini ona uzatarak "Hadi bakalım soğutmadan ye" dedi.
Rojhat dudaklarını birbirine bastırarak elinden kaşığı aldı ama ilk lokmayı onun alması için bekledi. Baturalp ise bunu anladığı için yemekten bir kaşık alarak ağzına götürüp kaşlarıyla da onun yemesini belirtti. Rojhat da onun yediğine emin olarak yemeğe başladı.
İkisi de sessizce yemeklerini yerden Rojhat arada kirpikleri altından karşısındaki adama bakıyordu ama Baturalp gözlerini bir saniye bile ondan kaçırmadan yemek yemesini izliyor, arada bir kendi de yiyordu.
Yemeğin çoğunluğunu günlerce aç kalmanın hararetiyle yiyen Rojhat'ı gördüğünde ise yüreğine bir taş oturdu. Pişmanlıklar sert bir kaya gibi Baturalp'i eziyor, vicdanına acı çektiriyordu. Ama.. ama umut vardı işte, sevmenin umudu, en güzel düşmanına yenilmişliğin geride bıraktığı o hoş rüzgar esintisi ve sert kayalıkların altına ekilen o sevgi tohumları. Baturalp'i bu ayakta tutuyordu, Rojhat'ın filizlendirdiği o ağacın güçlü kökleri olması.
Rojhat onu izleyen adama bakarak başını hafif sola yatırdı.
"Ama hepsini ben yedim galiba" dediğinde Baturalp onun gözlerine en güzel ve en doğal gülümsemesiyle baktı.
"Toprağımın beslenmesi lazımdı, yoksa dağ çiçeğim açmaz."
Rojhat duyduğu cümleyle hızla başını yere eğip dudağının kenarını ısırdı. Neden şimdi bu adam böyle şeyler söylüyordu ki, Rojhat'ın ondan utandığını biliyordu oysaki.
Baturalp derin ve sakin bir nefes vererek yataktan kalkıp tepsiyi yatağın üstünden aldı. O kapıya yürürken Rojhat da eğdiği başını kaldırıp odanın içine göz gezdirdi. Üsteğmenin odasına gelmeyi, onunla el ele uyumayı, hatta şimdiye kadar yaşanan hiçbir şeyi hayal bile edememişti. Ama şimdi denizlerinin en kuytu köşelerine bile gelmişti.
Yine de onun odasını incelemenin ayıp ve saygısızlık olacağını düşünerek başını eğip kucağındaki eliyle oynayamaya koyuldu. Heyecandan nefes almayı unuttuğunu hatırladığında ise sık ve hızlı nefesler alarak odaya dolan sanki denizin ve toprağın bir bütün olmuş kokusunu içine çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADRAJ - BxB
Ficção GeralAskeri eşcinsel kurgu. #sınırkarakolu #dağ #savaştimi #komutan #muhabir #asker #muhbir #sırlar #aşk #intikam #kaos HİKAYEDE YER ALAN KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLAR GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR, TAMAMEN KURGU ÜRÜNÜDÜR!!!