⚔️ Kırılan Zincirler ⚔️

1.9K 187 54
                                    

Ali Azmat - Yeh Jism
(🎶 işareti gördüğünüzde açın)



Uyarı: Kitabın tanıtım kısmında kurgunun bir çok şeye aykırı olduğunu belirtmiştim. Nitekim bölümde geçen hafif taciz unsuru için uyarıyorum!!!



Aşk, korkuları ve nefreti zincilerle bağlayan zehirli bir sarmaşıkta, ruhları boğan kızgın bir alevde ve ilmek ilmek örülen bir hikayede...



Ekip karakola dönerken Baturalp her gece olduğu gibi yine Rojhat'ın hücresinin yolunu tutmuştu ama bu defa elinde bir tepsi içinde sıcak yemeklerle.

Hücrenin kapısını tepsiyi sol eline alarak açtı. Rojhat duyduğu kapı sesiyle yan uzandığı yerden doğrulup gelen adama baktı. Elindeki tepsiyi gördüğünde kaşlarını çatarken Baturalp düz bir yüz ifadesiyle demir parmaklıkların kapısını da açıp Rojhat'ın yanına yürüyerek oturan adamın önüne tepsiyi koydu. Bilerek zincirli elinin uzanabileceği kadar yanına koymuştu.

Rojhat şaşkınla onun ne yaptığını izlerken Baturalp çöktüğü yerden kalkıp onun bir kaç adım ötesinde yanına oturdu. Dizlerini kendine çekerek kollarını dizlerinin üstüne koydu. Rojhat'ın garipseyen bakışlarını umursamadan kaşlarıyla tepsiyi işaret etti.

"Bakma öyle, yemek ye. Çöktün iyice."

Rojhat söyledikleriyle ifadesizliği zıt adama kaşlarını kaldırarak tepsideki yemeklere baktı.

Baturalp oflayarak elleriyle yüzünü sıvazlayıp "Korkma zehirleyerek öldüremeyeceğim seni" dediğinde Rojhat yine her zamanki gülümsesiyle ona yemek getirecek kadar ileri giden adama omuz silkti.

"Beni öldürmek için zehire ihtiyacın yok ki komutan."

Baturalp ise kaş çatarak tekrar tepsiyi gösterdi.

"Ölüm deyip durma, ye işte yemeği."

Rojhat başını iki yana sallayarak tepsinin üstündeki kaşığı alıp bağdaş kurarak yemeğe başladı. Baturalp onun rahat ve doğal hareketlerle yemek yemesini izlerken aslında bir kaç adım ötesindeki adamın ölümden zerre kadar korkmadığını düşündü.

Rojhat lokmasını sert bir yutkunmayla yutmaya çalışınca Baturalp kamuflaj pantolonuna koyduğu su şişesini çıkarıp kapağını açarak uzandı ve adamın dizinin yanına yere koydu. Rojhat suyu da alarak bir kaç yudum içip elinin tersiyle dudaklarını sildi.

Omuz silkerek Baturalp'e dönüp "Bedenler ruhun elbisesi değil midir komutan, ölen bir bez parçası olacak, ruhum ise özgür" deyip yemeğe devam ederken Baturalp başını arkasındaki beton duvara yasladı.

Evet, aslında ölüm sadece bir namlunun ucunda, dile tatlı gelen bir zehirde, bir avuç toprak ve bir yudum sudaydı.

Baturalp ayağa kalkıp yemeğini bitiren Rojhat'ın önünden tepsiyi aldı ve "Özgür olmak için bu kadar acele etme yine de, hâlâ bu hücredesin" derken demir parmaklardan çıktı ama kapısını kapatma gereği duymadan "Ben de seninle aynı yerdeyim" deyip hücrenin kapısına doğru yürüdü.

Rojhat yine ayrı bir şokla açık kapıya baktı, ardından zincirinin bağlı olduğu duvardaki kancaya. Duvar, Rojhat'ın güçlü çekiştirmeleri yüzünden çatlayarak parçalanmıştı ama ya Baturalp bunun farkında değildi ya da Rojhat'ın kaçmayağına emindi.

Rojhat yemek yemenin ağırlığıyla uykusu geldiği için tekrar zincirin izin verdiğince yan uzanıp gözlerini kapattı. Dakikalar sonra Baturalp tekrar hücreye, ardından da demir parmaklıkların arasına girdi. Kapıyı kendini de içeride tutacak şekilde kilitledi. Rojhat yine onun karşısındaki duvara gidip uzanacağını beklerken Baturalp az önceki gibi Rojhat'ın bir kaç adım ötesinde yanına uzandı.

KADRAJ - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin