Eve girdiklerinde iki genç dikkatlice yatak odasına doğru gitmişlerdi.
Minhonun ateşi düşsede başındaki ağrı hafif te olsa devam ediyordu. Ah, tabi bir de kolu uyuşuktu. İstediği gibi hareket ettiremiyordu.
Son bir kez hemşire doktoru çağırdığında doktor ona zaten bir süre kolunda uyuşukluk hissedeceğini söylemişti.
O yüzden o kadar da önemli bir talihsizlik değildi bu minho için.
Onun için asıl sorun olan şey ruhuydu. Hepsini en uçta yaşadığı duygular ona bu kısacıcık zaman diliminde fazla ağır gelmişti. Hemde oldukça fazla.
Bir yanda Jisunga karşı olan kabul ettiği aşkı, diğer yandan Chan'ın ona söylediklerinin verdiği üzüntü ve son olarak da annesinin endişeli gözlerinin minhonun üzerine bıraktığı kırıklık etkisi...
Ha bir de kardeşine olan siniri vardı fakat bu duygu diğerleri arasında sönük kalarak kayboluyordu.
"Hyung daha iyi misin şimdi?"
"Annem yanımızda değil ki bana hyung demene gerek yok"
"Ah, unutmuşum. Peki o zaman minho iyi misin?"
"Sanırım değilim"
"Bir yerin mi ağrıyor"
"I ı ağrımıyor"
"Yorgunsun o zaman istersen uyu ben biraz daha buralardayım."
"Kapıyı kilitlesene"
"Ne? Bekle tamam kilitledim"
"Yanıma gel"
Jisung ortamdaki bu gerici atmosferi anlamamıştı. Minhoyu ilk defa böyle görüyordu. Her zaman onun güler yüzlü ve utanmaz olmasına alışmıştı çünkü.
Şimdi ise yüzünden gülümsemeyle alakalı uzaktan yakından bir belirti yoktu.
Minhonun yanına gidip yatağa oturduğunda minho yerinde biraz hareketlenerek kollarını jisungun beline sarmıştı.
Daha sonra zor da olsa başını yavaşça jisungun dizlerine bırakmıştı.
Jisungun elleri hızlıca minhonun saçlarını bulurken yumuşak saçları biraz okşamıştı.
Sessiz odanın içinde sadece minhonun sessiz iç çekişleri duyuluyordu.
"Neyin var minho? Neden üzgünsün?"
"Yorgunum sadece. Biraz dinlensem geçer."
"Hayır sadece yorgun değilsin. Neye üzüldün anlatır mısın?"
"Boş bir şey zaten boşver anlatmaya gerek yok"
"O yüzden mi böylesin. Eğer seni üzüyorsa boş bir şey değildir. O yüzden her ne olduysa bana anlatır mısın? Konuşmamı istemezsen konuşmam bile. Sessizce oturup seni dinlerim. Belki ara sıra saçını okşarım."
"Gerçekten sessizce dinler misin beni? Kimseye anlatmazsam patlayacakmış gibi hissediyorum."
"Evet dinlerim. O zaman başla bakalım ben şu andan itibaren susuyorum ve sadece dinliyorum."
"Neyi anlatmam gerektiğini pek bilmiyorum ama her şeyi anlaman için en başından anlatacağım"
"Buradaki kişiler aslında benim gerçek ailem değil. Onları zar zor hatırlıyorum. Biz bir trafik kazası geçirdik ve orada tek ben hayatta kaldım."
"O zamanlar sanırım birkaç aylıkmışım pek fazla hatırlamıyorum."
"Daha sonrasında 1 yaşıma girmeme aylar kala bu aile evlat edinmiş beni. Annem bir türlü hamile kalamıyormuş ve bu yüzden beni evlat edinmişler. Fakat ilk birkaç ayın ardından annem jihuna hamile kaldığını öğrenmiş."
"O zaman tek hatırladığım şey sevinç çığlıklarıydı"
"O haberi öğrendikten sonra sanırım benden uzaklaştılar dedim ya hiç hatırlamıyorum."
"Annem hamile diye babam hep beni ondan uzak tutardı. Derdi ki 'kardeşine bir şey olur annene yaklaşma' gece onun üstüne atlayacağımı düşündüğünden yanlarına da yatırmadılar beni"
"Sonra jihun doğmuş bir yaşına girmişim bende o zamanlar. Fotoğraflardan anladım hep yanlarına yatırmışlar onu. Beraber uyumuşlar, beraber güldürmüşler."
"O zamanları pek hatırlamıyorum ama artık 5 ya da 6 yaşıma geldiğimde babam neredeyse her gün eve oyuncakla gelirdi. Ben de her gün bıkmadan umutla onun gözlerinin içine bakardım. Acaba bu sefer bana mı getirdi diye."
"Ama hiçbir zaman bana getirmezdi. Hep yenilerini jihuna verirdi ve bana onun kırılmış oyuncaklarını verirlerdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okul_ifşa ^ Minsung^
FanfictionOkulda yakışıklılığı ile ünlü minho ve ona komik bir shop yapan jisung...