Önceki bölümü geç attığım için güzel ve uzun bir bölümle geldim.Hadi keyifli okumalar.
Dünkü aile meselesinden sonra gözüme uyku girmemişti. Bu yüzden sabah şişkin göz torbalarımla aç karnımı doyurmak için taranmamış gibi duran dağınık saçlarımla ve kısık bakan gözlerimle uyuşukça çatalıma batırdığım salatayı kemiriyordum.
"Beşik mi salladın tüm gece?" Hemen karşı sandalyede oturan Boran'ın sesi kulaklarıma dolduğunda alık alık suratına baktım bir süre.
"Hı?" Ağzımdan çıkan sesle "Diyorum ki bu yüzünün hali ne oğlum? Uykun varsa git su çarp suratına bir şey yap. Sana baktıkça benim uykum geliyor, esneyesim geliyor yemin ederim."
Onu dinlerken esneme kelimesini duyduğumda ağzım bir karış açıldı ve esnemeye başladım istemsizce. Kısık gözlerimle, aralık ağzımla mal gibi Boran'ın suratına bakarak esnememin bitmesini bekledim.
Esnemem bittiğinde "Yıkadım yüzümü ben." Ağzımdan çıkan kelimeler bile tembelce çıktı ağzımdan. Boran çapkınca sırıtarak "Gece uyumaman için sebep olarak telefonun bile yok, Pars'ın evi olmasa akşam eve kız attığından şüpheleneceğim."
Duyduğum öksürük sesi ve bardağın sertçe masaya vurulması bir olduğunda öksüren Sami ve sinirle dişlerini sıkan Pars'a baktım utanarak. Neden böyle bir şey söylemişti ki şimdi!
"Dediklerine dikkat et Boran askerlik arkadaşın değil bu çocuk." Pars sert sesiyle Boran'a doğru konuştu.
"Çocuk değilim ben." Kulaklarımın kızardığını hissetsem de konuştum. Beni gerçekten çocuk gibi görmeleri sinirimi bozuyordu. Bizim de bir porno geçmişimiz vardı canım. Çok saf ve küçük biri gibi mi görüyorlardı beni? Peh..
"Duydun mu abisi çocuk değilmiş." Alaylı ses tonunu kullanarak Pars'a nispet yapar gibi konuşan Boran'a ters bir bakış attım. "Offf! Hâlâ imalar yapıyorsunuz. Sanki sen kırk yaşındasın." Bıyık altından gülerken sakallarını tarar gibi yaptı eliyle.
"Sen 18'lik çıtırsın daha len. 27 yaşındaki benle bir misin?" Yaşının benden büyük oluşunu öyle bir gururla ve oyunculukla söyledi ki gören İstanbul'u fethettiğini düşünecekti.
"Sen yaşlısın o zaman. Hem dediğin gibi genç bir çıtırım. Senin gibi yaşlı değilim." Ben de onu taklit edip, omuzlarımı silkerek oyunculuğumu konuşturdum.
"Oooo bakıyorum da az önce çocuk değilim diyen kişi mi söylüyor bunları." Sırıtarak karşılık verdiğinde kaşlarımı çatarak "Çocuk demedim zaten genç bir çıtırım dedim ben?" Bilmiş bilmiş konuşarak söylendim.
"Tamam len hem gençsin hem çıtırsın hem sarışın ve yeşil gözlüsün bak kıskandırmaya çalışıyorsan bil ki işe yarıyor."
"Herkeste olmaz bunlar canım. Bu yüzden kıskançlıktan çatlayabilirsin köşende." dedim ellerimi saçlarımdan geçirerek havalı olmaya çalışırken.
"Sen benim kasları gördüğünde konuş bakalım kim kimi kıskanacak."
"Yalan söyleme lan senin kasını geçen ki rövanşta niye göremedik?" Konuşmaya katılan Sami'yle biraz şaşırdım bu konuşma tarzına. Normalde Pars'ın yanında konuşmasına daha çok dikkat eden biriydi. "Pardon abi." dediğinde anlamış oldum onun her zaman dikkat etmeye çalıştığına.
"Lan ilk karşılaşmadan kalma yorgunluk vardı üzerimde yoksa mis gibi seriyorum seni yere."
"Sabah sabah beynimi şişirmeyin, önünüze dönüp yemeğinizi yiyin." Pars sert ve emrivaki tonda konuştuğunda yüzümü ona çevirmeden burnumu kırıştırdım bu despot tavrına. Tepkimi gören Boran kısık bir kahkaha attığında dudaklarımı tutamadan ben de karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fındık Tarlası
Ficción GeneralAilesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.