"Bence abarttın." dedim biraz çekinerek, kemerimi bağlarken. Barış Alper bana yandan bir bakış atarak önüne geri döndü ve el frenini indirerek gaza bastı. Konuşmamalıydım sanırım zira az önce Berkan'ı evire çevire dövmüştü.
Şakasız.
Kerem ve Yunus'un zor bela onları ayırmasından sonra Berkan kelimenin tam anlamıyla sürüne sürüne üst kata kaçtı ve Barış'ı ancak çıkarabildik Berkanlardan. Aslında Barış'ın sinirlenmesinin sebebi, Berkan'ın gün boyu ablası hakkında ima yapıp durmasıydı. Yelda ablanın postunu beğenmesiyle de bu mevzu ağzına sakız olmuştu iyice. Kadın nereden bilsin Berkan Kutlu gibi bir tehlike olduğunu...
"Of!" diye hayıflandım. "Sıkıldım Barış, Berkan'ı dövdün bir şey demedik de benimle konuş bari." Bu dediğim onu güldürürken sola doğru döndü. Beni evime bırakabilmesi için düz gitmesi gerekiyordu oysa ki.
"Aşkım yanlış döndün."
"Yok güzelim, alışveriş merkezine gidiyoruz."
"Ne yapacağız ki orada?" diye sordum merakla.
"Rize'ye gitmeden bir alışveriş yapalım diyorum, orası serindir şimdi kazak falan bakarız."
"Bak tabii hayatım da niye çoğul konuşuyorsun anlamadım."
"Sen de geliyorsun." Avmnin girişinde durduğunda kaşlarımı kaldırdım. Beni beklemeden arabadan inmişti. "Ney ney ney?" Hızlıca kemerimi çıkarıp ben de indim peşinden. "Ne demek ben de geliyorum?"
"Baya." dedi, beni belimden tutarak avmye sokmaya çalışırken. "Niye benim fikrim alınmıyor?"
Güvenlikten geçtiğimizde üstten üstten baktı bana. "Ailemle tanışmak istemiyor musun yoksa?"
Saç diplerimden tırnak uçlarıma kadar gerildiğimi hissettim. "E-elbette isterim sevgilim ama..."
"O zaman, gidiyoruz aşkım; hadi gel şu mağazaya girelim."
Elimden tutup beni yönlendirdiğinde ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Bu çok... Gerici bir şeydi. Annesi ve babası değil, evdeki üç görümce beni geriyordu!
"Bu sana çok yakışır." Aynanın karşısında üzerime tuttuğu kazağa baktım, hoştu. "Beğendin mi sevgilim?" Gülümseyerek kafamı salladığımda reyondan bedenimi bulup koluna koydu.
This is my love language.
"Orasının gerçekten kazak giyecek kadar soğuk olduğuna emin misin?" diye mırıldandım parmaklarımı raflarda gezdirirken. Bana 'ciddi misin?' bakışı attı. "Hiç Karadeniz'de bulunmadın değil mi?" Kafamı olumsuz anlamda salladığımda güldü.
Ona da birkaç parça alıp kasaya gittiğimizde ufak bir ödeme kavgasından sonra galip gelen taraf Barış olmuştu. Savunması ise 'Benim bir maaşım var güzelim, sana harcamayacağım da neye harcayacağım ben bunu?' olmuştu. Haklı olabilirdi ancak ben de kendi masraflarımı karşılayabiliyordum.
"Kahveler benden o zaman?" dedim, onu kafeye doğru iteklerden.
Çok kalabalık sayılmazdı içerisi, o yüzden bahçe kısmına oturduk; hava bugün çok güzeldi.
"ice latte?" dedim, onaylamasını beklerken. "Sen ne içiyorsan ondan olsun birtanem." Gözlerimi kısıp güldüm ve eğilip şakağına bir öpücük bıraktım. Bu hareketim gülümsetmişti onu.
İçeriye geçtim sipariş vermek için. "Hoş geldiniz." diye mırıldandı barista. Benden birkaç yaş büyük olmalıydı. Kirli sakalları vardı ve esmerdi adam.
"Merhaba, iki tane caramel ice latte alabilir miyim? Büyük boy olsun." Kafasını 'hay hay' anlamında salladığında ödeme için beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sarışın | barış alper yılmaz.
Teen FictionTAMAMLANDI beyza buruk, barış alper yılmaz ile olan ilişkisini çözemiyordu.