24

5.4K 279 294
                                    

bol bol beyza-barış'lı bir bölüm oldu😮‍💨
umarım keyifle okursunuz <3

Bedenime dolanan kollar ile gözlerimi araladığımda, Barış Alper dibimde; gözleri kapalı bir şekilde uyuyordu. Tam bir bebek gibiydi, içimden ısıra ısıra sevmek gelse de uykusunu bölmek istemedim çünkü çok yoruluyordu.

Ona iyice sokulup kokusunu içime çektim. İçim huzurla dolduğunda çalan telefon alarmı ile hepsi uçup gitmişti. Kalkmak için hamle yaptığımda Barış Alper beni daha sıkı sarmıştı. "Sevgilim, dur."

Ağzının içinde bir şeyler geveleyerek beni üstüne çıkardı ve uyumaya devam etti. Bu esnada alarm kendi kendine kapanmıştı. "Aşkım uyanman lazım. Antrenman var..."

"Sikerim antrenmanını." Gözlerini açmadan mırıldandığında, o sırt üstü yatıyordu ben ise tamamen üstündeydim.

Elleri açıkta kalan belimi okşarken uzanıp dudaklarını öptüm yavaşça.

"Bebeğim..." diye mırıldandı uykulu sesiyle. "Efendim?" dedim uzatarak. "Sabah sabah böyle gelme bana ama."

Bir kere daha öptüm. "Nasıl gelmeyeyim anlamadım."

Alt dudağını büzdüğünde tekrar öptüm. "Gözlerini açana kadar öpeceğim seni."

Dudakları gerilirken mırıldandı. "Sonsuza kadar açmayacağımdan emin olabilirsin sevgilim."

Omzuna vurup kalkmak istesem de buna izin vermedi ve gözlerini araladı. "Aşkım biraz daha ne olur ya, bırakmak istemiyorum seni."

Alarmı yarım saat erkene kurduğum için, onun bu isteğini kıramayarak kendimi üstüne bıraktım tekrar. "Ama uyuma, çünkü ben seni uyandıramıyorum Barış; uykun ağır. İdmana geç kalırsan Montella fena kayar."

Umursamazca omuz silkti. "Sen kollarım arasında olduktan sonra kim kayarsa kaysın, ne yapabilirim?"

Kıkırdayıp kafamı boyun girintisine yasladım. "Ben her zaman senin kolların arasında olacağım ama maçlar şu aralar benden bir tık daha önde."

Belimden tutarak beni havalandırdı ve kucağına yerleşmemi sağlayarak o da sırtını yatak başlığına yasladı. "Duymamış olayım bir tanem, ben seni hiçbir şeyin arkaplanına koyamam."

Parmaklarımı kıvırcık saçlarına doladım. "Kuaföre ne kadar veriyorsun?" Zamansız soruma karşılık kaşlarını çatıp güldü. "Ne alaka şimdi Beyzam?"

"Benimkinden bakımlılar aşkım, permalar röfleler falan... Çok masraflıdır."

"Bitanem ben futbolcuyum ya hani, ayıptır söylemesi çerez parası benim için." Göz devirdim. "Mor şampuan sürelim mi?"

Kaşlarını çattı. "O ne güzelim ya mor falan erkek adama yakışmaz."

Tepkisine kahkaha atmadan edemedim. "Aşkım öyle bir şey değil o, saçlarını açtırdığın için yeşillenmiş biraz mor şampuanla yıkarsak eğer o yeşillikler gider nötrler rengi."

Biraz düşünür gibi yaptı ve dudaklarını araları. "Eğer vadalar gibi gezmeyeceğimin garantisini veriyorsan olabilir."

"Bi de kaşlarını da açalım biraz..." Gözlerini kocaman açarak lafımı böldü. "Abartma Beyzam!" Gülerek kollarımı boynuna doladım. "Canım sevgilim benim ya, iyi ki varsın da yüzümü güldürüyorsun."

Açıkta olan boynumu öptü uzunca. "Asıl sen iyi ki varsın da hayatımı renklendiriyorsun bir tanem."

Bu güzel anımızı Barış Alper'in telefonu bozunca oflayarak geri çekildim. Komodinin üzerine uzandığında kimin aradığını görememiştim ama sadece ekrandaki z harfini seçebilmiştim.

Hızla meşgule atıp telefonu ters bir şekilde yatağa koydu. "Kimmiş?" dedim merakla. Omuz silkerek esnedi ve gerindi. "Banka güzelim."

Kim bankaların numarasını kaydederdi ki?

Alt dudağımı büzüp kafamı usulca salladım. "Oy!" dedi birden yanaklarımı sıkarken. "Güzel sevgilim benim." Kıkırdayarak ben de onun yanaklarını sıktım.

"Acıttın yalnız!" dedi geri çekilirken. "Acısın diye yaptım zaten." Sahte bir alınganlıkla kollarını bağladığında iç çektim. Koskoca adam yanımda üç yaşındaki bir bebeğe dönüşüyordu.

"İdmana gelsene." dedi yatakta daha rahat bir konum alırken. "Ne yapacağım orta tek başıma Barış, salla. Otelde takılırım ben."

"Yavrum izlersin işte, gözümün önünde ol hem asıl burada tek başına ne yapacaksın."

"Montelladan izin var mı?"

"Yemişim Montellayı." dedi göz devirerek. Kıkırdadığımda kalçamdan tutarak beni havalandırdı ve ayağa kalktı. Düşmemek için omzuna tutundum. "Nereye?"

"Duş alacağız."

Gözlerimi kocaman açarak kucağından indiğimde beni hafifçe yere bırakmıştı. "Pislik!" Omzuna vurduğumda güldü. "Teklif var ısrar yok bir tanem, ben kaçar."

Havlu alıp banyoya gittiğinde arkasından güldüm ve biraz odayı toparladım. Birlikte uyuyabilmemiz için Barış Alper'i tabiri caizse kendi odama atmıştım. Yunus ise tek başına takılıyordu. Bananeydi yani, onun da sevgilisi vardı. Tuğçe İtalya'da okuduğundan uzun süredir yoktu ancak milli takım kampı bitince Türkiye'ye döneceğini söylemişti. Gerçekten çok özlemiştim onu, uzun zamandır görüşemiyorduk.

On dakika sonra, Barış belinde havlu ile banyodan çıktı ve aynanın karşısına geçti. Aynadan göz göze geldiğimizde sırıttı. "Noldu?"

İşaret parmağımı ona doğrulttum. "Biraz daha karşımda böyle durmaya devam edersen sonuçlarına katlanırsın Barış Alper Yılmaz." Hafifçe başını eğip sırıttı.

"Ayrıca niye içerde giyinmiyorsun ki?" dedim ben de çekmeceden bir havlu alırken. "Seni böyle görmek hoşuma gidiyor da ondan." diye mırıldandı saçlarını havlu ile kurutmaya çalışırken. Elimdeki havluyu görünce kaşları çatıldı.

"Madem sen de girecektin niye su israfı yapıyoruz ki?"

"Barış!" dedim uyarırcasına, saçımdaki tokayı çıkarırken. Ellerini teslim olurcasına kaldırdığında hafifçe gülüp duşa girdim ben de.

Barış Alper ile idmana gitmek beni heyecanlandırmıştı fakat toplum içinde Barış bana olan hislerini saklayamıyordu. Bu yüzden, çok yan yana bulunmak istemiyordum, en azından bir süre saklarsak harika olurdu.

Kısa bir duşun ardından Barış'ın aksine ben giyinip banyodan çıktığımda Barış Alper'in telefonu kapttığını gördüm.

"Hayrola?" dedim havluyu saçımda gezdirirken. "Ziraat mi?"

Sorgularcasına bana baktığında omuz silktim. "Az önce banka aradı demiştin ya, ziraat mi diyorum."

"Ha, evet. Faiz maiz bir şeyler zırvaladı yine. Hadi!" dedi yataktan kalkıp telefonunu yatağa fırlatırken. "Güzelimin saçlarını kurutalım."

Güldüm havluyu saçımdan çekerken. "Aşkım küçücük çocuk muyum ben?" Omuz silkerek fön makinesini fişe takıp beni aynanın karşısında oturttu. "Ben sevgilimin saçlarını koklaya koklaya onu seve seve kurutmak istiyorum, ne biliyorsun?"

Arkamı dönüp kocaman bedenine kollarımı sardığımda o da ıslak saçlarımdan beni kendisine bastırmıştı. "Bir tanemsin..." diye mırıldandım. Çenemden tutup ona bakmamı sağladığında yere çömeldi ve yanağımı kavrayarak onun için yanıp tutuşan dudaklarıma derin bir öpücük bıraktı.

Geri çekildiğinde dilini dudakları üzerinde gezdirip doğruldu ve beni tekrar aynaya döndürdü.

Tarağı eline alıp yavaşça kahverengi saçlarımı taramaya başladı. "Acırsa söyle sevgilim." Alt dudağımı dişleyip kafamı salladım. Ay şımarıyorum ben bu hayvanat böyle yaptıkça.

Nazikçe saçlarımı tarayıp makineyi çalıştırd ve yine oldukça nazik bir şekilde kuruttu saçlarımı. Makineyi kapattıktan sonra eğilip uzun bir öpücük bıraktı saçlarıma.

"Mis kokulum benim."

sarışın | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin