Yunus odaya daldığı gibi geri çıkarken elimi alnıma vurup ofladım. Etrafımızda bu fırlamalar varken kesinlikle hiçbir şey saklayamazdık.
"Er ya da geç öğreneceklerdi." dedi Barış, üstüne tişörtünü geçirirken. Şükürler olsun yani akıl edebildi. Kim bilir ben yokken kimlere kapı açtı böyle. Neyse, Barış'ım yapmaz.
Burnuma dolan sigara kokusu ile kaşlarımı çattım. Anlamadım kar tanesi? Barış'tan daha öncesinde soyunma odasındayken sigara kokusu almıştım ancak irdelememiştim, daha sonrasında da aklımdan çıkmıştı.
"Sigara kokuyor burası." Barış benden biraz uzaklaşırken biraz daha kokladım ortamı, bayağı sigaraydı bu.
Barış Alper dudak büzüp omuz silkti. "Dışarıdan geliyordur."
Elini avucumun içine alıp parmak uçlarını burnuma götürdüğümde öfkeyle bıraktım elini. "Sigara mı kullanıyorsun sen?"
Ben ayağa kalktığımda o da ayaklanmıştı. "Beyzam çok nadir..."
"Sen sporcusun Barış, ne demek nadir ya?"
Derin bir nefes aldı. "Liseden kalma alışkanlık, ayda yılda bir işte; sen de ona denk geldin. Özür dilerim güzelim ya ama zaten sürekli içsem sağlık kontrollerinde sıkıntı yaşardım."
Dediği mantıklı gelse de omuz silktim. "Ayda yılda bir falan yok, bir daha görmek istemiyorum."
Komodine uzanıp ikinci çekmeceyi açtı ve içinden siyah sigara paketini çıkardı. Merakla ne yaptığını izlerken paketin içinde kalan sigara dallarını çıkarıp kırdı ve masanın altındaki çöpe attı. Daha sonrasına yanıma gelip kollarını bana sardı ve saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Özür dilerim bir tanem söylemeliydim ama dediğim gibi çok nadirdi zaten. Artık hiç yok ama."
Uzanıp dudaklarımı yanağına bastırdım. "Anlaştık sevgilim."
•
"Beyzoş, hoş geldin." Kısaca Abdülkerim abiye sarılıp yemek masasında yerimi aldım. Otelin yemekhanesine inmiştik akşam yemeği için ve tabii tüm Milli takım ile selamlaşmıştım. Mert Hakan'ın kadroda olmadığına şükrettim çünkü bu bünye biraz daha gerginlik çekemezdi.
Barış'ın yanına yeni gelin misali çekinerek oturduğumda, masada imalı imalı bakan üç tane surat ile karşılaşacağımı biliyordum; ki öyle de oldu.
"Ee Beyza hadi evlen artık evde kaldın." İçtiğim su genzime kaçarken öksürdüm bir kaç defa, Barış Alper ise sırtıma vurdu; Berkan'ın dediğine karşılık.
"Ne diyorsun oğlum?"
Berkan kıkırdayıp Yunus'u dürttüğünde o da gülmüştü. Geri zekalılar.
"Bilmem Berkancım, önce senin mürvetini görmek yakışır değil mi?" Berkan'ın yıllardır sap olmasına dem vurduğumda keyifle güldü Kerem. Kerem her zamanki Kerem'di işte. Hep arkamdaydı, beni desteklerdi, zor durumda bırakmazdı.
Diğer kenafirler öyle mi? Zevk alıyorlardı benim zora düşmemden.
"Okan Hoca da geldi mi?" dedi İsmail, çatalını ağzına götürmeden. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Yok, henüz değil. Ama Portekiz maçı için gelmek istiyordu, muhtemelen ben döneceğim o gelecek."
"E kal sen de işte, maçı izlersin hem?" diye yanıtladı İsmail. "Bilmem ki, konuşurum babamla otel işini ayarlarsa neden olmasın?" Barış ile ekstradan üç gün daha geçirme fikri fena değildi.
"Mert Hakanla ilgili çıkan olaylar neydi öyle ya?" İrfan Can ağzını yaya yaya konuştuğunda kaşlarımı çattım. Alakaya maydonoz.
Barış Alper'in gerildiğini hissettiğimde masanın altından elimi bacağına yerleştirdim. Allahım nolur bu gece kavgayla bitmesin ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sarışın | barış alper yılmaz.
Ficção AdolescenteTAMAMLANDI beyza buruk, barış alper yılmaz ile olan ilişkisini çözemiyordu.