28

4.7K 270 238
                                    

"Lan bir dur anasını satayım, başım döndü." Kerem'e kötü kötü bakışlar atarak salonda bir o yana bir bu yana yürüyordum.

"Sevgilimi kendi ellerimle eski sevgilisinin yanına bıraktım Kerem. Stres olmamak mümkün mü?" Tırnaklarımı yemeye başladığımda Berkan yastık fırlattı bacaklarıma. "Zeynep pişman oldu Barış'ı kaybetmek istemediği için yalan uyduruyor işte nesini anlamadın safoz kız?"

"Ya doğruysa?" diye mırıldandım. "He amına koyayım Barış baba, sen üvey anne biz de amca oluyoruz."

Ters bir bakış attığımda sustu Yunus. Hepimiz ihtimal olduğunu bilsek bu ihtimali aklımıza bile getirmek istemiyorduk çünkü bilirsiniz... Kötü ihtimaller her zaman arkaplana atılır.

"Aldır desek?" Berkan'ın olağanüstü fikrine karşılık olarak ofladım. "Kız Barış'ı geri kazanmak istiyor diyoruz kanka. Sence Barış'tan bir parça taşıyan fasülyeyi aldırır mı?"

'Mantıklı' dercesine kafa salladı Berkan, Kerem'e. "Sizin başınıza gelse kırk gün kırk gece zırıl zırıl zırlardınız, susun." diye çemkirdim.

"Kanka ben Barış kadar atılgan değilim biliyorsun." dedi Kerem imayla. "Uçkuruna sahip çıkamıyorsa benim suçum değil."

Kıskançlıktan elim ayağıma dolaşırken oturdum koltuğa. "Uçkurunu sikeceğim onun." Benden böyle bir çıkış beklemiyor olacak ki Yunus şok olmuş bir şekilde bakıyordu. "Barış'a gelince yumuşak konuş bize sinirini boşalt sisterim ya, oldu."

Ellerimle yüzümü kapatarak ofladım. "Ne diyeyim Yunus? Turnuvadaki son maçta kötü oynadı, sakatlandı, bir de başına böyle bir bela çıktı. Ben de mi sırt çevireyim?"

"Gerçekten..." dedi Berkan. "Kabullenebilir misin?" Barış'a söz vermiştim bir kere. Tam cevap verecektim ki telefonum çalınca hızla yanıtladım, Barış'tı. Diğerleri de dikkat kesilmişti hemen.

"Aşkım?" Araba sürüyor olmalıydı. "Barış, noldu? Naptınız?"

"Eve geleyim, anlatacağım bebeğim. Sadece sesini duymak istedim."

"Keremler de bende. Gel hadi, bekliyorum."

"Seni çok seviyorum." Dişlerimi sıktım sıkıntıyla. "Ben de seni çok seviyorum Barış." Telefonu kapattığımda karşı koltuğa fırlattım.

"Zehirli ok geldi ya, biliyordum lanet olsun!"

"Delireceğim amına koyayım." dedi Yunus elindeki yastığı kurban ederken. Utanmasa dişleriyle parçalayacaktı sinirden.

On beş dakika sonra zil çalınca Barış'ın geldiğini anlamıştım. Hızla kapıyı açtığımda içeri girdi. Önce beni öptü yanağımdan sakince, daha sonra elini belime koyarak salona; diğerlerinin yanına geçmemi sağladı.

"Noldu bro?" Dudaklarını birbirine bastırarak yanıma oturdu. Kötü görünüyordu. Dokunsam ağlayacak bir hali vardı, bu beni daha çok geriyordu.

Cebinden beyaz bir kağıt çıkarıp bize uzattığında hızla elinden kaptım. Oğlanlar da arkamda, kağıdı açmamı bekliyorlardı.

Barış Alper eliyle yüzünü kapatıp dirseklerine yasladı.

Katlanmış raporu açmaya çalışırken ellerimin titremesine engel olamadım. Boğazımda öyle bir yumru vardı ki ne kadar yutkunsam da geçmek bilmiyordu bir türlü.

Sonunda kağıdı açabildiğimde görüş alanım bulanıklaştı, aslında çok da bakmaya gerek yoktu. Barış'ın böylesine yıkılmış olması her şeyi açıklıyordu fakat bir umut dedim... Bir umut tersi çıkardı.

sarışın | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin