Soğuk vücudumun titremesine sebep olurken elimdeki sıcak Americano'ya sarıldım. Semih'in gözlerindeki acınası ifade beni mutsuz etse de biraz da kafamda kuruyordum sanırım çünkü sadece karşımda oturmuş beni seyrediyordu.
"Kötü olmuş..." dedi ben anlatmayı bitirdikten birkaç dakika sonra. "Barış abiyi tanırım, senden iyi olmasa da... Elbet bir açıklaması vardır." diye mırıldandı.
"Pişman olduğunu nereden biliyorsun? Belki beni kaybetmeyi göze aldı?" Dedim bilmiş bir tavırla.
"Orasını bilemeyiz." dedi sıkıntıyla. "Barış abiyle konuşmak istememeni anlıyorum ancak en azından Kerem abilere haber vermelisin."
Kafamı salladım sağa sola. "Onları canımdan çok seviyorum, merak ettiklerini biliyorum ama Barış'a söylerler. İstemiyorum."
Dudaklarını büzdü düşünceli bir eda ile. "En azından güvende olduğunu söyle, Türkiye'ye döneceğini söylemene gerek yok ki otele dönünce çıkış yaptığını anlarlar." Kafamı salladım, haklıydı.
Telefonumu çıkardığımda Barış'ın yüzlerce kez aradığını gördüm, Kerem'in, Berkan'ın, Yunus'un, Abdülkerim abinin ve hatta Arda'nın bile...
Babama söylememiş olmalıydılar ki arama gelmemişti henüz ondan. O esnada Barış Alper'in mesajları düşüyordu ardısıra.
Barış: Delireceğim amına koyayım
Koskoca Almanya'da bakmadık yer bırakmadık
Aklımı sikeyim seni yalnız bırakmamalıydım
Başına bir şey mi geldi diye düşünmekten aklımı yitereceğim bir tanem
En azından iyiyim de, yalvarırımTarzı binlerce mesaj... Kerem ile olan mesajlaşmalara girdiğimde onun da benzer şeyler yazdığını gördüm.
Kerem: Kaç saat oldu kızım ya
(19.03)Parmaklarım gergince klavyede gezinirken mesaj yazıp gönderdim.
Beyza: İyiyim.
(19.05)Hemen online olup beni aramıştı ancak cevaplamadım, daha sonra mesaj attı.
Kerem: Aç şu telefonu.
Barış da bir yandan yazıyordu ancak sessize aldım onu.
Beyza: İyiyim diyorsam iyiyim Kerem
Cevabını beklemeden onu da sessize aldığımda derin bir nefes verdim.
"Türkiye'ye dönünce arayacağım hepsini tek tek konuşacağım ama şu an tek kelime edesim yok..." Saati kontrol ettiğimde uçuşa çok az kaldığını fark ettim. "Uçuşa az kalmış" Kafamı kaldırıp beni gülümseyerek izleyen Semih'e döndüm. "Kusura bakma, tuttum seni de"
Umursamazsa el salladı. "Saçmalıyorsun, işim yoktu ki zaten; otele gidecektim. İyi oldu burada tanıdık görmem."
Kalkarken tüm ısrarlarıma rağmen hesabı ödediğinde kötü kötü baktım ona. "Hiç sevmem böyle şeyleri Semih Kılıçsoy, bir daha olmasın."
Elindeki valizi çekiştirerek koltukların orada duraksadı. "Bir dahakine de senden olur o zaman, sıkıntı yok." Kıkırdadığımda el salladı bana. "İyi bak kendine o zaman, Türkiye'ye dönünce sizinkilerle konuşmayı unutma."
Ben de el salladım gülümseyerek. "Teşekkür ederim Semih."
Aynı şekilde gülümseyerek arkasını döndüğünde çıkış yaptı havalimanından, ben de arkasından bakakalmıştım. Onunla biraz olsun konuşmak çok iyi gelmişti çünkü şu an öylesine karışık hissediyordum ki.
Belki de dinlemelisin Beyza.
Barış'a her ne kadar kızgın olsam da şu kapıdan girip bana sarılsa kokusunu doya doya çekerdim içime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sarışın | barış alper yılmaz.
Novela JuvenilTAMAMLANDI beyza buruk, barış alper yılmaz ile olan ilişkisini çözemiyordu.