34

4.5K 329 221
                                    

"Düzgün nefes al çok sesli nefes alıyorsun!"

Barış Alper ile olan on iki saatlik yolculuğun henüz beşinci saatinde gerginlik hatsafhaya çıkmıştı bile. Zaten babamdan izin alırken zorlanmıştık, bir de arabayla gideceğimizi duyunca vazgeçmenin eşiğine gelmiştim. Neymiş, Emine teyze elektrikli süpürge, yeğeni de bisiklet istemiş; uçakla onları götüremezmiş. Kargo diye bir şey var Barış Alper Yılmaz, tanıştırayım.

"Saçma sapan konuşma Beyza, gayet düzgün nefes alıyorum." dedi gerginlikle boş otobanda ilerlerken. Hava yeni aydınlanıyordu, güneş tam karşımızda doğuyor; gökyüzü ise turuncu mavi karışımı bir renk ile bezeniyordu.

"Ne zamandan beri adım Beyza?" dedim kafamı sağ tarafa çevirirken. "Hasbinallah ve nimel vekil." diye mırıldandı nefesini sertçe verirken.

Arabayı sağa çekip el frenini çekti ve kemerini çıkarıp bana doğru eğildi. Çenemden tutarak ona bakmamı sağladığında dudaklarını ıslattı diliyle. "Güzelim, anlıyorum gerginliğinin sebebini. Belki de gelmek istemiyordun haklısın ama annemler çok merak ediyor seni. İstanbula da pek gelemiyorlar, çok kalmayacağız zaten biliyorsun. Emin ol seni çok sevecekler sevgilim." dedi tane tane, gerginliğini bir kenara bırakarak.

Güven verici ses tonu ve bakışları beni yumuşatmaya yetmişti. Yanağımdaki elini tutup dudaklarıma götürdüm ve bir öpücük bıraktım. Sabah güneşinin vurduğu yüzü öylesine kusursuz duruyordu ki... Uzanıp dudaklarından öptüm ve geri çekildim.

"İyisin değil mi?" Kafamı salladım gülümseyerek. "İyiyim aşkım, iyiyim." dedim derin bir nefes alıp. Uzanıp alnıma bir öpücük bıraktı ve tekrar çalıştırdı arabayı.

Karnımdan gelen sesler ile gülerek bana baktı göz ucuyla. "Birileri acıkmış sanırım?" Dudaklarımı birbirine bastırıp elimi karnıma götürdüm. "Çok, seni bile yiyebilirim şu an!" dedim gülerek.

Alt dudağını dişledi ve kalabalıklaşmaya başlayan otobandan ayırdı gözünü, saniyelik bana bakıp tekrar döndü yola. "Yiyebilirsin, seninim."

Hafifçe omzuna vurdum. "Salak, bana değil yola bak hadi."

Önündeki dijital ekrandan bir şeylere baktıktan sonra yola çevirdi tekrar bakışlarını. "Maalesef en yakın yemek yiyebileceğimiz yere iki saat var sevgilim. Uyu istersen, gece de uyumadın doğru düzgün."

"Asıl sen uyu, ben süreyim!" diye çıkıştım. "Ben uyumadım da sen de uyumadın ki? Kaç kere dedim değişelim diye ama gerçekten Karadenizli inadı var sende." Yanağımdan bir makas alıp güldü. "Çok konuşma sevgilim, hadi. Hadi uyu balım, hadi bir tanem nolur."

Göz devirdim ve koltuğumı biraz geriye yatırdım. "Beni başından savmak istiyorsun yani Barış Alper, tamam."

"Sen böyle alınganlık yapacaksan hep işimiz var Beyza Buruk."

Omuz silkip koltukta yayılabildiğim kadar yayıldım. Barış hızını yavaşlatıp arka koltuktan bir pike aldı ve bana uzattı. "Hava serin, giymişsin bir de crop mudur nedir üşütme ört üstüne." Tebessüm ederek uzattığı pikeyi aldım ve biraz doğrulup yanağından öptüm sevgilimin.

"Yarım saat sonra uyandır, yer değişeceğiz anlaştık mı?"

"Anlaştık dersem uyuyacak mısın?" dediğinde kafamı salladım, bana baktığı için görmüştü. "Bana değil yola bak Barış!" diye uyardım bir kez daha. Güldü, çok güzel güldü. Onu o an alıp içime sokmak istedim.

"Tamam değişeceğiz yer haydi artık kapat şu güzel gözlerini." Gülümseyerek gözlerimi kapattığımda elini saçlarımda gezdirip geri çekildi.

sarışın | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin