20

7.6K 386 198
                                    

"Üstüne bir şey giysene, soğuk değil mi Almanya?" Barış'ın kıkırtısı kulağıma dolduğunda ciddiyetimi bozmamak için zor durdum. Gideli bir gün olmuştu ve görüntülü konuşuyorduk.

"Aşkım, yemin olsun etrafımdaki tek dişi odada uçup kulağıma vızlayan sinek falandır. Amına koyacağım onun da zaten uyutmadı adam akıllı. Yunus en son yastığı alıp ondan oraya vuruyordu."

Omuz silktim. "Etrafındaki tek dişi bundan sonra sinek olabilir zaten."

"Fazlası lüzumsuz." diye ekledi. İkimiz de şakalaşıyorduk, elbette onu bu şekilde sınırlandıramazdım.

"Ama olsun, hasta olacaksın." Israrlarıma dayanamayıp üstünde Türk bayrağı olan siyah tişörtü geçirdi bedenine. Bana kalsa sabaha kadar o güzel vücudunu izlerdim de hasta olursa maçlara çıkamazdı. "İdmanlar nasıl?"

Yorgun olduğu belliydi, şu an uyuyor olması gerekiyordu; Yunus'un duşta olmasını fırsat bilerek görüntülü aramıştı. Alt dudağını sarkıtarak konuştu. "Her zamanki gibi, sadece biraz heyecanlıyım."

Ona güven verici bir gülümseme yolladım. "Burda olsan da sana kocaman sarılsaydım Barış..."

Sırıtarak konuştu. "Sen böyle yapınca benim ilk uçağa atlayıp Türkiye'ye dönesim geliyor ama!"

Tam lafa girecektim ki, telefonun yüzüme kapanması ile oflayarak telefonu yatağa fırlattım. Yunus aniden çıkmış olmalıydı, zaten Barış da yorgundu.

barış: yavrum
yunus geldi ya
özür dilerim
kovacağım şimdi odadan arayayım mı tekrar?

beyza; hayırrr
yatıp dinlenin artık yorgunsunuz zaten
daha sonra konuşuruz tekrar

barış: 😔
istenmiyor muyum ben?

beyza: tripsuluk yap şimdi bir de
seni düşünüyorum be allahsız

barış: güzelim benim dinlenme biçimim zaten sana dayalı olduğundan senin gözlerine baka baka daha iyi hissediyorum kendimi
oha çok uzun cümle kurdum

beyza: HAJSMWMSÖWEŞDİWİFĞWŞD
barış ya
hadi iyi uykular canım

barış: sen de uyuyacaksan eğer
kapını güzelce kilitle tamam mı?
alttan üstten ikişer kere
bir sorun olursa
hemen beni arıyorsun
anlaştık mı?

beyza: barış hiçbir sorun olmayacak, biraz rahat olur musun?
benden ayrı kalmak dünyanın sonuymuş gibi davranıyorsun

barış: beyzam ne yapayım ya
keşke sen de burada olsaydın ama işte
sınavın da yaklaşıyor zaten yoksa seni valize bavula bi yere sıkıştırıp getirirdim buraya
şakam yok

beyza: sınavı hatırlatmasaydın keşke🙂

barış: en iyisini yapacağını biliyoruz ikimiz de
ben biraz uyuyayım o zaman, uyanınca ararım balım

bir mesaja "❤️" ifadesi bıraktınız.

barış: seni seviyorum

beyza: ben de seni seviyorum

Önümdeki aracın aniden durmasıyla, refleks olarak frene basmam ve bunu beklemeyen ardımdaki aracın tabir caizse bana girmesi bir olmuştu.

"Hassiktir ya!" El frenini çekip arabadan indiğimde arkamdaki adam el kol yaparak bana doğru yürüyordu.

"Nasıl şoförsünüz siz ya!" Sinirle gözlüğümü gözümden çıkarıp kafama yerleştirdim ve ben de adamın üzerine yürüdüm. "Önümdeki aniden durunca pek de yapacak bir şeyim kalmadı beyefendi benim suçum değil!"

"Arabamın halini görmüyor musunuz?" dedi, son model Mercedesinin ön kaportasını gösterirken. Paramparçaydı, benimkinin de arkası öyleydi tabii.

"Benimkini siz görmüyor musunuz? Azami hız sınırı 50 olan bir yolda o hızla bir araca çarparsanız böylesine bir hasar yaşanmayacağını düşünüyorum. Ama maşallah siz 100 ile falan gidiyordunuz sanırsam!" Adam benden korkmuş olacak ki bir kaç adım geri çekilerek derin bir iç çekti.

Tane tane konuşmaya başladığında sinirden ellerim titriyordu resmen. "Ben bu arabayı, az önce sanayiden aldım hanımefendi. Daha on dakika önce falan!"

"Banane!" diye çıkıştığımda adam hasbinallah çekerek güneş gözlüğünü çıkardığında ancak tanımıştım kim olduğunu. Ben adamın yüzüne bön bön bakarken kaşlarını çatmıştı.

"Hanımefendi siz iyi misiniz?"

"Semih Kılıçsoy?" diye sorguladım adamı. Göz devirerek kafa salladı. "Evet, benim ama konuyla alakası ne tam olarak?"

"Beyza Buruk." elimi uzattığımda tek kaşını kaldırmış, o da elini uzatmıştı. "Okan hocanın akrabası mısınız?" Lanet olsun, soyadımın açmadığı kapı yoktu. Teşekkürler babacağım.

"Bizzat kızıyım."

Semih'in yüz ifadesi değişirken kafa sallayarak gülümsedi. "Kusura bakmayın o zaman, ben öyle aniden çıkıştım ama arabanın durumu gerçekten kötü oldu." Bir elini ensesine attı.

"Yani mecburen hasarı karşılayacağım zaten ama benimki de kötü."

"O da benden olsun, Okan hocamın hatrına."  Göz devirdim. "Okan Buruk babam olmasa burda karakolluk olacaktık Semih ne anlatıyorsun ya?"

Omuz silkerek arabaya yaslandı ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Şakam yok, 50 ile gidiyordum Beyza. Neyse, çekiciyi çağırayım mı?"

"Bence ben bir babamı çağırayım, pek anlamam böyle şeylerden." Semih beni onaylayınca babamı arayıp durumu izah etmiştim. Tabii ki panikleyip hemen geleceğini söylemişti.

Babamı beklerken ise, Semih ile yol kenarına oturup konuşma fırsatımız olmuştu. "Milli takıma çağırıldığını sanıyordum."

Buruk bir şekilde gülümsedi. "Çağırıldım zaten, daha sonra kadro dışı bırakıldım daha idmana bile çıkmadan. Hoş, çıksaydım da oynayacağımı düşünmüyordum."

Ona güven verircesine gülümsedim. "Yaşlarımız neredeyse aynı, yani daha gençsin Semih. Önünde çok yol var. Eğer istikrarını korursan bir sonraki turnuvada Milli takımımızın as forveti olacağına inanıyorum."

Teşekkür edercesine gülümsediğinde babam gelmişti. "Beyza, iyi misin kızım?"

"İyiyim, ben iyiyim de araba değil."

"Boşver arabayı şimdi." dedi telaşla. Daha sonra Semih'i fark edince, şaşırdı. "Semih?"

"Okan Hocam!" dedi Semih büyük bir mutlulukla, babamın elini sıkarken. "Sende bir şey yok, değil mi?"

"Yok, çok şükür. Küçük bir kazaydı fakat çok özür dilerim yine de."

Babamla Semih koyu bir sohbete başladıklarında arabayı babama bırakıp taksi çevirmiştim zira bu sıcakta asfaltta eriyip gidecektim. Bir markete uğruna arabamdan olmuştum resmen!

Taksiden inip eve girdiğimde, Barış'ın görüntülü aramasını yanıtladım. Ekranda sarı civcivi görmek yerine, Kerem'i görünce kaşlarım çatıldı istemsizce.

"Kero?"

Kerem'in ciddi yüz ifadesi beni germişti. "Neden Barışla bu kadar çok konuşmuşsunuz siz?"

sarışın | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin