26. bölüm Yağız'ın annesi ne planlıyor

19 3 5
                                    

Soluk soluğa kalan Gülperi arabaya binmek üzere olan Yağız'ın kolundan tutarak kendine çevirdi. Yağız karşısında Gülperi'yi görünce bu sefer göz yaşlarını hiç saklamadı.

Yağız'ın gözünden yaşlar akarken, kalbi de oyle bir sızlıyordu ki sanki kalbindeki kabuk bağlamış yaralarını biri hızlıca çekip yolmuş gibi kan aglıyordu.

İkisinin de kalbinde aynı acı vardı. Gulperide özlem, Yagizda nefret. Ne kadar farklı olsa da kalpteki sızısı, acısı aynıydı. Aslın da Yağız'ın ki tam olarak nefret değildi. Onun ki de özlemdi. Sevgiye hasret kalmıştı. Annesinden gördüğü sevgiye özlem duyuyordu. Ne olursa olsun annesinden nefret edemiyordu. Sadece nefret ettiğini sanıyordu. Çünkü insani nefret ettiği kişi asla yaralayamaz. Annesinden nefret ediyorsa neden kalbi kan ağlıyordu?

Gülperi'ye hiç bir şey söylemeden bir anda sarıldı. Gülperi de kollarını ona sararak o da ağlamaya başladı.

O an Gülperi'ye sarılmak, yağız'ı çok rahatlatıyordu. Içinden birisi dertlerini alıp atmış gibi hissediyordu. Dünya bir anlığına durmuştu sanki. Her şey, hatta herkes susmuş gibiydi. Adeta bir büyü yapılmış gibiydi. İnsan sevdiğine sarılınca unutur mu dertlerini? Yağız unutmuştu.

Yağız zorla konuşmaya başladı.
- O nasıl olur da gelir. Hem de bu şekilde. Bense onu saf kalbime masum olduğunu inandırmaya çalışıyordum. O ise ne yapmış Bizim düşmanımız olarak saydığımız adamla evlenmiş karşımıza geliyor. Babam annem icin para avcısı derdi de ben pek inanmazdim ama Altan ile evlenerek babamin dogru soyledigini ispatladı. Inanamiyorum, İçim alav alev yanıyor Gülperi. Ölseydi bu kadar üzülmezdim heralde. Dedi

Gülperi de çok üzülüyordu. Ama Yağız'ın annesinin iyi birisi olduğunu biliyordu. Çünkü onu az çok annesinin anlattığı üzere tanıyordu. Ve Gülperi'nin annesine karşılıksız bir sürü para vermişti. "Acaba fusun teyze ne yapmak istiyor" diye düşünerek Amacının ne olduğunu anlayamamıştı. Çok fazla üstünde durmayarak sadece Yağız'ı teselli etmeyi düşünüyordu.

Yağız'ın yüzüne yaşlı gözler ile bakarak.
- Sakın oyle deme. Seni şu an benden daha iyi anlayan olamaz. Hem kırgınsın hemde ofkeli. Ama sakin olmalısın. Cunku baska çaresi yok. Senin hep mutlu olmanı istiyorum Yağız. Senin üzgün olduğunu görünce benim de ciğerim parçalanıyor. Annene karşı çok ofkelisin biliyorum ama onunla bi konuş. Hemen bu şekilde düşünme

Yağız,
- Benim onunla konuşacak bir şeyim yok. Her şey ortada işte. Hapisten çıkmış hatta kendine bir yuva bile kurmuş. Hemde parası olan birini de bulmuş. Beni düşünen bir anne olsa hapisten çıkar çıkmaz benim yanıma gelmeye çalışırdı değil mi? Dedi.

Gülperi,
- Tamam haklısın ama sonuçta sende onu hapiste iken hiç ziyaret etmedin. Ben az çok hatırlıyorum annen seni özlediği için sürekli ağlıyordu. Neyse benim amacım seni suçlamak değil veya anneni haklı görmek değil. Sadece senin için endişeleniyorum. Dedi

Yağız derin bir nefes alarak,
- lütfen gulperi bana karşı annemi savunma. Dedi

Gülperi,
- Özür dilerim ben seni sinir etmek istemem. Bak aklıma ne geldi. İstersen bir yere gidelim mi? Ömer beyin yanına gidelim ha sence nasıl olur? Dedi.

Yağız,
- Olur gidelim. Ben Ömer'i arayayim. Şey Gülperi sen hep benim yanımda ol. Bana çok iyi geliyorsun. Diyerek telefonunu çıkardı.

Gülperi,
- sen de bana iyi geliyorsun Yağız. Diye gülümsedi.

Yağız Ömer'i arayarak "ciflik evinde buluşalım mı?" diye sordu

Ömer,
- Bir sorun mu var Yağız? dedi tedirgin bir şekilde.

GÜLPERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin