Yağız, KRC ( keyarsi) şirketinde babasının sağ kolu olarak çalışıyordu. Babası dünyaya yavaş yavaş ismini duyurmaya başlayan KRC şirketinin patronuyudu. Tek yaptığı iş bu değildi. yağız'ın babası olan Mahmut karaca, her türlü pis işe karışmıştı. Mal , insan, uyuşturucu, silah kaçakçılığı gibi her türlü pis işte parmağı vardı. Mahmut bu işleri babasından öğrenmişti. Ama yağız daha babasının kötü tarafını bilmiyordu. Parayı sadece kurdukları tekstil şirketinden kazandığını düşünüyordu.
Kurdukları tekstil şirketi çok büyümüştü. Artık dış ülkeyede şirket açacaklardı. Her iş alanında olduğu gibi onlarında karşılarında rakip şirketler vardı. En büyük rakipleri alyan tekstil şirketiydi. Altan Yanar ise alyan şirketinin patronuydu .
Bu iki sirket sürekli rekabet halindeydi. İki şirketinde ürettiği kumaşlar ünlü moda tasarımcılarının tercihiydi.
Bu sefer iş ciddiydi. Dış ülkeden gelecek olan ünlü modacı Martin Carter ile anlaşma yapacaklar ve böylelikle şirketleri dış ülkede de çok rağbet görecekti. Fakat gelen ünlü modacı tek KRC (keyarsi) sirketinin degil , içlerinde Alyan sirketininde bulunduğu, diğer rakip şirketlerin de kumaşlarına bakarak bu sirketler arasından birini seçerek ortaklık imzalayacaklardı.
O yüzden çok yoğun bir çalışma vardı. Bütün şirketler en iyi kumaşları ile kendi tasarladiklari elbiseleri dikerek, gelen modacı Carter'e sunacaklardı.
Yağız, babası ve yanındaki çalışanları ile birlikte en iyi kumaşlar ile çok güzel ve tarz elbiseler tasarlamışlardı. Bu elbiselerin bütün tasarımlarını bir flaş bellekte toparlamışlardı. Sadece dikimi kalmıştı. Flaş bellekte başka önemli bilgiler de vardı.
İşte bütün herşey bu flaş belleğin çalınması ile başladı.
Yağız ile şoföru, Bayılmış olan Gülperi' yi bagaja atmışlar ve sehirden biraz dışarıda olan çiflik evine götürüyorlardı. Yağız çiflik evinde yakaladıkları adamın ağzından her şeyi öğrenmek istiyordu. Tabi götürdüğü kişinin yanlış kişi olduğundan haberleri yoktu.
Çiflik evine geldiklerinde Yağız hemen şoföru Salim'e,
- Salim git adamı içeriye getir hemen. DediSalim,
Tamam efendim. diyerek bagaji açtı.Gulperi hâlâ ayılmamıştı. Salim kucağına aldı içeride ki koltuğun üzerine bırakmıştı.
Yağız hava biraz soğuk olduğu için oda da bulunan şömineyi yakmak için dışarıya odun almaya gitmişti. Odunları getirip şömine yakamaya çalışırken Salim'e dönerek,
- Salim ben şömineyi yakarken sen de yüzünü aç ve ayılt şunu Ayılacağı yok. En iyisi biz ayıltalım. dediSalim , Gülperi'nin başındaki ağzını yüzünü kapatan şapkayı asılıp çıkarınca, Gülperi'nin uzun sarı saçları şapkanın içinden bir anda savruldu. Bunu gören salim yüksek sesle " Oha bu da kim be" diye tepki verdi.
Salim,
-Efendim hemen buraya gelip bakmanız gerek. DediYağız elindeki odunları bırakarak salimin yanına geldi. Gülperiyi görünce çok şaşırmıştı. Çünkü onun bir kız değil erkek olduğunu düşünüyordu.
Yağız,
- Nasil olur bu kız mıydı? Neden böyle bir işi kıza yaptırdılar ki? Neyse bizim için farketmez kız yada erkek sonuçta o bize rakip olan şirketlerden birinin adamı. Ayılır ayılmaz ona kim için çalıştığını soracağız. Git Salim su getir şunu ayıltalım. DediSalim,
- Efendim sanki flaş belleği çalan o degil gibi geliyor bana. Bir casus gibi görünmüyor.Yağız,
- Şimdi anladım neden casusluk yapması için bir kadın sectiklerini. Eğer bu şekilde yakalanırlarsa , yalan söylediklerinde daha çabuk inanalım diye. Bak sen hemen kadın olduğu için etkilenip hiç konuşmadan bile onun suçsuz olduğunu düşünmeye başladın. Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLPERİ
أدب المراهقينAnne karnında başlayan acı dolu bir hayat. Gülperi'yi doğarken heyecanla kapıda bekleyen babası yerine, doğmasını istemeyen sinirli, asabi mahkumlar vardı. Çünkü Gülperi bir hapishane koğuşunda doğmuştu. Hiçbir şeyden haberi olmayan Gülperi'yi hay...