Gönül polisler eşliğinde görüşme odasına götürüldüğünü düşünürken ,kendisini başka tarafa götürdüklerini fark ediyor.
Gönül,
-Görüşme odası geride kaldı siz beni neden dışarıya götürüyorsunuz dedi.Polisler her şeyi biliyordu ama Gönül'e ne olduğunu soyleyemediler. Sadece seni memleketine götürüyoruz diyebilmişlerdi.
Gönül kucağında kızı ile arabaya bindi. (Acaba ne oldu kötü bisey olmamıştır umarım. Yoksa anneme bisey mi oldu? Yok canım öyle bisey olsa hemen söylerler herhalde. Ama ufak bisey için de hapisten çıkarmazlar. Ufff ne oldu ki acaba.) Diye yol boyu düşünerek memleketine gelmişti.
Evlerinin önüne gelince araba durdu. Gönül'un kalbi meraktan duracak gibiydi. Polislerin eşliğinde arabadan inince evlerinin önünde bir kalabalık onu karşıladı.
Gönül kalabalığı görünce çok korkmuştu. Sanki narkoz almış gibi bütün vücudu karıncalanmaya başlamıştı. Bayılmamak için kendini zor tutuyordu.
Gönül bir anda korkuyla (ANNE) diye bağırdı. Sesi duyan annesi kalabalığın arasından çıkıp koşarak geldi.
Gönül'e sarılarak
-Kızım akşam hiç bir şey yoktu. Baban çok iyidi.ama gece nefes alamadı. Hemen ambulans çağırdım Ama onlar gelene kadar baban vefat etmişti. Ben bi an ne oldu anlamadım. Diyerek ağlamaya başladı.Kalabalığın ise cenaze umrunda değildi. Çoğu meraktan gelmişti. Gönül'u cekiştiriyorlardı. Gönül'ün çocuğunun oldugunu gorenler şaşkınlıkla (İnsan karnında ki bebekle katil olur mu? Aaa hiç günahta bilmiyor. Yazık bide çocuğu anne karnında yetim bırakmış) diyordu. Bazıları ise ( Yazık ben gönül'ün annesi yerinde olsam onu evlatlıktan redderdim. Benim çocuğum birini öldürse ben onu eve getirmezdim.) Diyorlardı.
Gönül ve annesi bu konuşulanları duyuyordu. Zaten sanki duysunlar diye sesli konuşuyorlardı.
Gönül'ün annesi bir anda kalabalığa dönerek
-Çabuk benim evimden gidin.Kalabalıktan bir kaç kişi,
-Ne oldu şimdi biz buraya baş sağlığına geldik. Cenaze evinden kovalayani da ilk defa gördük. Çok büyük bir terbiyesizlik bu. DediBunun üzerine gönül'ün annesi,
-Sizin konuştuklarıniz terbiyesizlik. Ben kızımı evlatlıktan niye Red edeyim onun ne suçu varda onu evime getirmeyeyim. Asıl ben Sizin gibi saygısız kalpsiz kişileri istemiyorum. Şu an ben eşimi kaybettim, bir yandanda kızıma üzülüyorum içim nasıl yanıyor size anlatamam. Birde sizin konustuklarinizi dusunerek kendimi üzemem. Şu kalbimin kırıklığı ile size bir beddua etsem belinizi kaldiramazsiniz ama ben herseyi Allah a bırakıyorum. Neyi kınıyorsanız mutlaka başınıza gelecektir biliyorum. O yüzden benim ağzımı bozdurmadan buradan defolup gidin" diyerek bağırdı.O sırada biri tam gene birsey diyecekti ki,
Gönül'ün annesi,
-Kapat çeneni defoooolll" diye bağırarak lafı ağzında koydu.Kalabalık bir uğultu ile dağıldı gitti. Gönül ise dağılan kalabalığın arkasında ki tabutu görünce gözünde ki yaşlar iki kat artmıştı. Boğazında hıçkırıklar düğümleniyordu. Hemen koşarak tabuta sarıldı.
Gönül,
-Ah benim güzel babam. Sana bu şekilde veda etmek istemezdim. Seni çok seviyorum. Sende beni çok seviyordun. Bazen senin alzheimer hastası olman da bir hikmet varmış benim hapise girdiğimi bilsen çok üzülürdün. Diye düşünüyordum . Ama bazende Senin beni hatırlayıp bana son bir kez kızım diye sarılmanı çok isterdim." Diyerek ağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLPERİ
Teen FictionAnne karnında başlayan acı dolu bir hayat. Gülperi'yi doğarken heyecanla kapıda bekleyen babası yerine, doğmasını istemeyen sinirli, asabi mahkumlar vardı. Çünkü Gülperi bir hapishane koğuşunda doğmuştu. Hiçbir şeyden haberi olmayan Gülperi'yi hay...