18. bölüm yeni başlangıçlar

160 26 23
                                    

Gülperi evi bıraktığı gibi bulamamıştı. Her yer dağılmış, perdeler çıkartılmış, halılar sarılmış sanki evden taşınılıyor gibiydi. Gülperi şaşkınlık ile bütün odaları dolaşmıştı. Diğer odalarında aynı olduğunu görünce neye uğradığını şaşırmıştı. Daha üzerinde ki korkuyu atamamışken, birde evi bu şekilde görünce kan beynine sıçramıştı.

O sinirle ev sahibinin bu durumdan haberi olabileceğini düşünerek onu aramayı düşündü. Ama malesef telefonunun nerede olduğunu bilmiyordu. Çantasını kaybetmişti. O yüzden hemen evden çıkarak ev sahibinin evine gitti.

Ev sahibi kapıda Gülperi'yi görünce çok şaşırmıştı. Çünkü Gülperi bir yıldır kirayı ödemiyordu. Kirayı istemek için Gulperiyi aramıştı ama Gülperi'ye ulaşamamıştı. Evine gittiğinde kapıyı da acmayınca onun kaçıp gittiğini düşünüp, bari eşyalarını satıp parasını alayım diye düşünmüştü.

Gülperi,
- Eve geldiğimde gördüğüm manzara beni çok büyük şoka uğrattı. Bunda sizin parmağınızın olduğunu düşünüyorum. Çünkü benim evime bu ilk girişiniz değil makbule hanım. Sırf size borcum çok diye ses çıkarmıyordum ama bu sefer fazla oldunuz. Benim evime girme hakkına sahip degilsiniz. Bu büyük bir suç sayılır. Dedi

Ev sahibi,
- Kac gündür yoksun. Arıyorum ulaşamıyorum. Kaçıp gittiğini düşündüm. Benim yaptığım suç olabilir ama sen de artık borcunu ödemelisin. Kusura bakma ama ben hayır kurumu degilim. Odemeyeceksen de çık git lütfen. Bir yıldır kira falan vermiyorsun . Peki bu suç değil mi Gülperi hanım?

Gülperi
- Tamam makbule hanım ben daha fazla konuşmak istemiyorum. Size borcumu ödeyeceğim evden de çıkacağım. Diyerek arkasını döndü.

Üzgün bir şekilde eve geri gelmişti. Kendince " Ev sahibi haklı bir yıldır kira ödemiyorum . Beni neden idare etsin ki hiç bir şeyi değilim. Of ne yapacağım şimdi. " Diye düşünürken yerde annesinin fotoğrafını gördü. Hemen fotoğrafı eline alarak ağlamaya başladı.

Ve fotoğrafa bakarak konuşmaya başlamıştı
" Annem güzel annem. Beni görüyor musun? Bak ben ne haldeyim. Sen gittiğinden beri kendime gelemedim. Paramparça oldum anne. Kimse elimi tutmuyor. Kimse beni anlamıyor. Ben bile saldım kendimi." Diye konuşurken bir yandan da yerde bulunan elbise yığınının üzerine yanı üzeri yatarak kıvrıldı. Annesinin fotoğrafını da göğsüne bastırarak sanki ona sarılıyormuş gibi hıçkırarak ağlıyordu.

O sırada Yağız ile Ömer şirkete gelmişlerdi. Yağız derin derin nefes almaya başlamıştı. Çünkü çok korkuyordu. Babasının ne tepki vereceğini bilmiyordu.

Ömer,
- Sakin ol Yağız. Yapacak bişey yok . Hadi gidelim. Dedi.

Yağız başını salladı " Haklısın " diyerek babasının kapısını çaldı.

İçeriden gel sesini duyunca ikisi birlikte içeriye girmişti. Babası yağız'ın başında ki yarabandını görünce telaşlandı.

Mahmut( babası)
- Ne oldu oğlum sana? Diye sordu.

Yağız,
- Önemli bir şey değil baba benim sakarlığım işte. Sen onu boş ver de benim söylemem gereken önemli bir şey var.

Mahmut,
- Ne oldu çabuk söyle?

Yağız,
- Şey baba ben....

Mahmut
- söylesene oğlum

Yağız başını öne eğerek
- Nasıl desem bilmiyorum. Bizim bütün tasarımların olduğu flash belleği çaldırdım. Yani bütün emeklerimiz gitti. Senin güvenini sarstığım için özür dilerim.

Mahmut gülerek,
- Hah tam da bunu bekliyordum. Sonun da benim tuzağıma düştüler desene . Dedi

Yağız şaşkın bir şekilde,
- Ne demek istiyorsun baba anlamadım? Dedi

GÜLPERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin