21. bölüm Geçmişi hatırlamak

153 15 8
                                    

Gülperi'nin elleri titriyordu. Bu imkansız diye düşünüyordu. Bir eli ile Yağız'ın elini tuttu. Diğer eli ile de bilekligin yazılı olan kısmını çevirip baktı. Gercekten de bilekliğin üzerinde G ve Y yazıyordu. Gülperi'nin kalp atışları hızlanmıştı. "Ben nasıl olurda yağız'ı tanıyamam" diye düşündü. Daha sonra başını kaldırıp yaşlı gözlerle yağız'a baktı. İçinden " Evet bu o. Aynı göz, aynı saç benim ilk arkadaşım" diye geçirdi. Yağız ise Gülperi'nin ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.

Bağıra bağıra ağlayası geliyordu. Fakat bu imkansızdı. Sessiz aglamak küçüklüğünden gelen kötü bir alışkanlıktı. Evet kötüydü çünkü kendini sıktıkça nefesi daralıyordu. Daha küçücük çocukken hapiste öğrenmişti sessiz ağlamayı. Asla aglarken ses çıkaramazdı. Ama kendini ne kadar tutmaya çalışsada gözünden akan yaşlara engel olamıyordu. Yine nefesi daralıyordu. Karışık duygular içinde boğulurken, yavaşça ayağa kalkmayı denedi. Bir an gözü kararınca sendeledi. Yağız hemen hızlıca onu belinden tutarak

- Gülperi dur. demeye kalmadan yine Bayılmıştı.

Bu sefer Yağız Gülperi'yi kucaklayarak orada toplanan insanlara " Çekilin " diye bağırarak hemen arabasına doğru gitti.

Gülperi'yi arka koltuğa yatırmıştı. Kendisi de hemen ön koltuğa geçerek arabayı çalıştırdı. Bir yandan araba sürüyor bir yandan da Gülperi'ye sesleniyordu. Gülperi'den ses gelmedikçe gaza basıyordu. Hızlıca hastaneye gelmişti. Hemen kucağına alarak acile doğru koştururken, yardım edin çabuk diye bağırıyordu.

Yağız'ın sesini duyan hemşireler hemen Gülperiyi sedyeye yatırarak müdahale etmeye başladılar. Gulperiden tahlil için kan aldıktan sonra, serum takmışlardı. Yağız Gülperi'nin başında beklerken telefonunun çalması ile bir anda irkildi. Arayan babasıydı.
Yağız" Eyvah " dedi. Her şeyi unutmuştu. Onun sirkette olmasi lazımdı. Aklında Gülperi'den başka bir şey yoktu.

Yağız,
-Alo baba. Dedi tedirgin bir şekilde

Mahmut bey,
- Oğlum neredesin sen ? Beni delirtme her yerde seni arıyoruz. Çabuk buraya gel anlaşma için imza atacağız senin imzan da gerekli.

Yağız,
- Ne! Kazandık mı?

Mahmut bey,
- Evet ama senin aptallığın yüzünden kaybedeceğiz çabuk hemen gel. Diyerek yağız'ın sevincini kursağında bıraktı.

Yağız,
- Tamam baba hemen geliyorum. Dedi ve telefonu kapattı.

Hemen Salim'i arayarak,
- Salim çabuk hastaneye gel Gülperi'nin başında bekle. Benim şirkete dönmem gerek. Dedi ve hastaneyi tarif etti.

Salim,
- Tamam Yağız bey geliyorum. Siz hiç merak etmeyin ben onunla ilgilenirim. Dedi.

Hızlı bir şekilde şirkete gelen Yağız hemen babasının odasına geçti. Babasının odasında Ömer, Mahmut bey, Hasan (mahmut beyin en adamı sırdaşı) Martin Carter ve çevirmen vardı.

Yağız'ın içeriye girdiğini gören babası gülümseyerek,
- Evet Yağız da geldi. O zaman artık imzaları atabiliriz değil mi? Dedi.

Sırayla kağıtlara imza atmaya başladılar. Herkes imza atması gereken yere imza attıktan sonra el sıkışıp anlaştılar. Herkes çok mutluydu. Martin Carter'i şirketten ugurladıktan sonra Mahmut bey,
- Bu gün çok önemli bir adım atmış olduk. Bunu hemen kutlamalıyız. Diyerek Yağız'a baktı.

Yağız,
- Tabi baba biz Ömer ile çok güzel bir kutlama hazırlarız hemen. Diyerek gülümsedi.

Mahmut bey,
- Ha söylemeyi unuttum bizim flash belleği kim çalmış biliyor musunuz? Alyan sirketi. Ben bu Altan'da az da olsa akıl var sanırdım. Benim oyunuma gelmişler. Flash bellekteki elbiselerden 2 tanesini dikmişler. Hemde birebir aynısını. Tabi Martin kendi tasarladığı elbiseleri bilmiş. Ve böylelikle onlar ile anlaşma yapmadığını, ve onlar hakkında da konuşurken emek hırsızları olduğunu söyledi. En iyisi bizim sirket olduğu için de bizim ile anlaşmayı kabul etti. Şu an o kadar mutluyum ki hic bir sey keyfimi bozamaz. Dedi

GÜLPERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin