• K.İ. | Bölüm 29 - Piknik Havası

124 17 0
                                    

Eveeeett! Yeni bir bölümle geldim, nasılsınız canlar. Oylarınız beni çok ama çok mutlu ediyor, böyle tam gaz devam edersek çok mutlu olurum.

Otuzuncu bölümü de yarın atacağım ve bir sonra ki bölüm artık haftaya cuma gelecek. Haftaya cuma saat 19.00'da sizlerle olacak. Ama 30. Bölüm yarın burada sizlerle, şimdilik iyi okumalar.

...Lorensi size keyifli okumalar diler...

Bölüm Yirmi Dokuz - Piknik Havası

Gözlerimi, odanın içerisine vuran güneşin ilk ışınlarıyla araladım. Duvarda asılı duran yelkovan ve akrebin saatin on olduğunu göstermesiyle gözlerim güçlükle aralandı. Sırtımın yaslı olduğu göğsün vermiş olduğu sıcak hararet beni gülümsetti. Dün geceyi hatırladıkça, yanaklarımın kızarmaya başlaması normal miydi?

Derin bir iç çekip, hala yanımda olup olmadığını kontrol etmek amaçlı omzumun üzerinden ona baktım. Uyuyor ve gözleri birbirine huzurla yaslıydı. Kolları arkamdan belime dolanmış, karnımın üzerinde sıkı sıkıya sarmalamıştı beni, sanki hiç bırakmak istemez gibi. Derin bir nefes aldım, başımı tekrardan yastığa yasladım. Onu yanımda ve kendimi güvende hissetmek beni gülümsetmişti. Onunla ilk kez beraber uyumak beni o kadar mutlu, huzurlu hissettirmişti ki, içimde ki tarifi belli olmayan duygulara kapılıyordum.

"İzlemek hoşuna mı gitti?" İşittiğim ve her daim duymak istediğim sesi kulaklarıma çarparken, yutkundum. Dediğini anlamamazlıktan gelerek "efendim?" dedim kısık çıkan sesime anlam veremeyip.

Güldü, ardından başını yastığa gömerek kıkırdadı. Yanaklarım eski günlerde ki gibi gülüşünü duyar duymaz kızarırken, derin nefesler almaya devam ettim.

"Neden gülüyorsun?" diye sordum. Elleri sarıp sarmalamış olduğu karnımın üzerinde gezindi ve içime bir ürperti verdi.

"Neden bana dönmüyorsun?" Soruma soruyla cevap vermesini bir kenara bırakıp, derin bir iç çektikten sonra omuzlarımı kaldırıp indirdim.

"Utanıyorum." Yanaklarım daha çok kızardı.

"Bana dönmeyi mi?" Başımla onayladım.

"Ben beklerim." Bu düşüncesi kalbimi eritirken, içimde ki utangaçlık hissini bir kenara bırakıp ona dönmem gerekiyordu. O benim eşim ve benim ona dönüp bakmam gerekiyordu. Dün gece beynimin içinde kendini hatırlatıp duruyor olsa da benim ona dönmem gerekiyordu.

Başını yastığa yasladığını hissedince, derin bir nefes alarak bedenimi usulca ona döndürdüm. Bu anı bekliyor olacak ki yüzünü yaslamış olduğu yastıktan kaldırdı, kollarını daha rahat dönmem için gevşetti ve gözleri gözlerime baktı. Bakışları anlık dudaklarıma kaydı, tekrardan gözlerime odaklandı. Derin bir iç çekip gözlerini kapatarak yaklaştı ve burnunu burnumun ucuna usulca sürterek "rüyada mıyım acaba?" diye sordu. Elimi kaldırdım, alnına düşmüş nemli saçlarına dokundurup, saçlarıyla oynadım. Ardından buruk bir şekilde gülümseyip bakışlarımı odanın camına çevirdim.

"Sence rüyada mıyız?" diye baktım doğmuş olan güneşe.

"Değiliz" diyen Ömer Asaf' a döndüm bir kez daha.

Tam gülümseyeceğim vakit onun bana bakan belirsizlik bakışlarına takıldım ve kaşlarımı çattım. “Sen de kimsin?” sorusuna yutkundum, dirseğimin üzerinde korkuyla doğruldum.

“Ömer A-Asaf-”

“Şaka şaka.” Elimi yumruk yapıp, hızla omzuna vurdum ve onun kıkırdamasıyla rahat bir nefes verdim.

KURŞUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin