Evet canlarım. On dokuzuncu bölümde yayında. Hemen okumaya başlayabilirsiniz, bir diğer bölüm iki gün sonra burada, sizlerle.
Oy vermeyi unutmayın sevgili okurlarım.
...Lorensi size keyifli okumalar diler...
Bölüm On Dokuz - Şaşırtmalı Oyun
Yazar
Düğünün ilerleyen dakikalarında, masada oturmuş birbiri ile sohbet eden iki dost, aniden bakışlarını dans eden evlatlarına çevirdiler. Ömer Asaf İkra'nın beline kollarını dolamış, İkra ise kollarını Ömer Asaf'ın boynuna atmıştı. Bir sağa bir sola doğru durmadan hareket edip duruyorlardı müziğe eşlik ederek.
"Ayy... Fehmi bey kusura bakmayın ama vallahi ben yakıştırdım şuan bakınca" dediğinde Sevda hanım, Ayşe hanımın da bakışları kızına ve Ömer Asaf'a kaydı.
"Ne dersin devrem, dünür mü olsak?"
Fehmi bey, arkadaşının cümlesiyle kıkırdadı, dostuna güvenle baktı. "Valla onu çocuklar karar verir. Hem İkra evlenmek istemiyor. Bundan aylar önce görücü gelecekti ona, sırf ona bir gün kala haber verdik diye bizimle konuşmadı bir iki gün. Gelmediler, geri gönderdim."
Ferit bey eşi Sevda hanımla gülümsedi. "Ay Ömer Asaf'ıma kaç tane kız gösterdim, yok. Nuh diyor peygamber demiyor. İstemem diyor, halbuki hepside pırlanta gibi kızlardı. Yaşı yirmi altı oldu, evde kalacak kimse almayacak onu diye korkuyorum" dediğinde Sevda hanım, Ayşe hanım kıkırdayarak arkadaşına baktı. Baran'ın babası, Fehmi ve Ferit beyin sohbetine katılırken, Gülin hanımda Ayşe hanımlarla katıldı.
"Baran bir akşam geldi, evlenme teklifi ettim dedi. Önce bir şok oldum, kime dedim nasıl dedim. Valla Sedef'in fotoğrafını gösterince, dedim bu kız benim gelinim olmalı. Maşallah size Ayşe hanım, valla pırlanta gibi kızlar büyütmüşsünüz." Ayşe hanım gurula göğsünü yavaşça kabarttı, başını salladı.
"Kızlarım yufka yüreklidir. Hatta İkra, karıncayı bile, bile isteye incitmez."
"Valla ben İkra gibi bir gelinim olsun isterim" diye girdi araya Sevda hanım. "Böyle güzel, temiz kalpli" dedi ve bakışları oğluyla, İkra'nın üzerinde takıldı. Ayşe hanımda baktı onlara. Gülin hanım telefonundan gelen mesaja bakınca, ikili hala dans eden çifti izliyordu. Ömer Asaf ve İkra yavaş yavaş birşeyler konuşuyor gibiydiler. Belli etmemeye çalışıyordu İkra aralarında birşeyin olduğunu. Cihan ise masada, bir eli dizinin üstünde yumruk halini almışken, gördüğü manzara karşısında deliye dönüyordu.
Ömer Asaf İkra'nın gözlerine baktı, derin bir nefes aldı ve "nefes almakta zorlanıyorum" dedi.
İkra belli belirsiz gülümsedi, "neden?" diye sorunca, Ömer Asaf "nefesimi kesiyorsun" diye yanıtladı.
İkra tekrardan gülümsedi sırtı ailesinin masasına dönünce. "Cihan ses çıkarmıyor?"
Ömer Asaf göz kırptı, "merak etme, dili lal olmuştur" dedi ve İkra'nın kaşlarını çatmasına neden oldu.
"Neden? Ne yaptın?" diye sordu ve Ömer Asaf gülümseyerek uzaklara baktı, dudaklarını araladı.
"Küçük bir tehdit olabilir."
İkra yutkundu. "Nasıl tehdit?"
"Sen orasını düşünme. Bu saatten sonra senin keyfinide bozamaz, ileride ona sadece düğünümüze gelip, bizi izlemek kalır" dediği vakit, İkra'nın yanakları duyduğu cümle karşısında kızardı ve Ömer Asaf'ın gözlerine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN İZİ
AcciónTerörler tarafından kaçırılan genç doktor, kendini hiç beklemediği bir anda mermilerin içinde bulur. Terör örgütü liderinin yaralanması ve göğsüne saplı kurşunu çıkartmaları için kaçırılan doktor, ve doktorun orada olduğunu bilmedikleri için operas...