• K.İ. | Bölüm 18 - Düğün Günü

222 13 0
                                    

Merhaba sevgili okurlarım. Yepyeni bir bölümle geldim karşınıza. Umarım beğenirsiniz, şimdiden keyifli okumalar dilerim.

Instagram hesabım : lorensilorensi_0

...Lorensi size keyifli okumalar diler...

Bölüm On Sekiz - Düğün Günü

Yarın bizim için en büyük günlerden biri olduğu gibi, en hüzünlü günümüzde olabilirdi. Ablam evleniyordu. Evimizden bir birey eksiliyordu. Odamdan, sırlarımdan ve bu evden biri eksiliyordu. Çok uzağa gitmiyordu ama yine de burada, yanımızda olmayacaktı. Geceleri balkonda, abimlerle kahve içerken o olmayacaktı. Meyve yerken, akşam yemek masasının üzerine toplanırken, sabah kahvaltılarda, hiçbir yerde olmayacaktı.

Ama aşktı bu... Ne kadar da ailenden ayrılmak istemiyor olsan da, başkasına duyduğun sevda ve o büyük aşk buna engel oluyordu. Herşeyi bir kenara bırakıp, sadece onunla vakit geçirmek için çabalıyor ve istiyordun. Sonuçta dünyaya bir kere geliyor, bir kere gerçek aşkı yaşamak istiyor insan.

Ben ilk kez aşık oldum. Küçük yaşlarımda ki, küçük çocuklara olan ilgilimi görmezden gelirsek, ilk kez bir adama aşık oldum. Ve bunun ne bir asker olacağını, ne de bu kadar güzel bakan ve yakışklı olacağını düşünmemiştim. Oysa ki dikkatimi çeken bunlar değilde o kalbinin güzelliği ve bana karşı olan düşünceleriydi. Kim bilebilirdi ki kaçırılacağımı ve karşıma çıkan üsteğmene aşık olacağımı? Kimse bilemezdi.

Sabah erkenden kalkmış, hastaneden ablamın yarın ki düğünü için iki gün izin almıştım. Raporumu hastaneye vermiş, iki gün olmayacağımı, Yusuf hocama da bunu haber etmiştim. Şimdi ise mutfakta dün Ömer Asaf'la konuşmamızın etkisinden sonra ona kısır ve kazandibi yapıyordum. Görünce ne tapki vereceğini hiç bilmiyor, beğenecek mi onu bile kestiremiyordum.

Ama elimin lezzetli olduğunu biliyordum. Hele ki kısır konusunda. Saat öğlen bire geliyor, evde temizlikler başlamış ve çoktan bitmişti. Ben de annemlerin yorgunluğunu bahane edip, Ömer Asaf'a kısır yapmak için size yapayım demiştim. Kazandibinin muhallebisi soğuyunca, içini şeker ve azıcık muhallebi ile yakmış olduğum dikdörtgen tepsinin içine döktüm, ardından dolaba gönderip, kısırın içine turşu doğramaya devam ettim. Ömer Asaf dün bana kornişon turşuyuda ne kadar çok sevdiğini söylemişti. Gerçi ona kısır ve tatlı getireceğimden, onun yanına gideceğimden bile haberi yoktu. Tamamen sürpriz olacaktı.

Kısırın içine turşuları koydum, elime mutfak için almış olduğum siyah eldivenlerden bir tane geçirip, kısırın içine daldırdım ve karıştırmaya başladım. Salçasını önceden yedirdiğim için, tüm malzemeleride elimle karıştırdım.

"Ooo.... Yaptın mı?"

"Bitti sayılır" dedim mutfaktan içeri giren Eda ile.

"Çok güzel görünüyor."

Gülümsedim. "Kendimi övmek gibi olmasın ama baya iyi yaparım kısırı."

Kıkırdadı. "Eh kimin kızısın. Yani annenin yemeklerini yemesem, sana inanmayacağım. Harika yapıyor gerçekten" dediğinde ona önüme düşen saçımı bandanamın arkasına atarak baktım.

"Annem gerçekten güzel yapıyor" dediğimde kısırı karıştırmayı bırakıp, elimde ki eldiveni çıkardım ve hemen tezgahın altındaki dolaptan nar ekşisini çıkardım.

"Bol koyar mısın? Ben de bayılırım valla kısıra."

Eda'nın sesiyle nar ekşisinin kapağını açtım, gülerek "sen iste yeterki yengeciğim" dedim ve eğilip yanağına bir buse kondurdum. Artık onunla da epey iyi anlaşıyorduk. Gülerek bana bakınca, "ben de tabakaları hazırlayayım" deyip dolaptan tabak çıkarmaya başladı.

KURŞUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin