Bir gün sonra tekrardan merhaba. Bu aralar bölümler kısa geliyor ama ilerleyen bölümlerde uzun olacak. Çünkü asıl Ömer Asaf ve İkra'nın hikayesi ileri bölümlerde başlayacak.
Şimdiden desteğiniz için tşk ederim.
...Lorensi size keyifli okumalar diler...
Bölüm On Altı - Havada ki Şahinler
Bana bugün neden bu kadar mutsuzsun? diye sorsalar, ne diyeceğimi pek bilemezdim. İnsan yaşadığı mutluluğun sevincini bile sevdiği kişi uzakken yaşayamıyor. Onun sevgisini en derin iliklerime kadar hissediyor, şuan görevde olması beni bir tık endişelendiriyordu. Onu bir daha görebilecek olduğumu bilmiyorum, ama yine de pozitif olmaya çalışıyorum.
Apartman merdivenlerini çıkıp, hızla dairenin önüne gelir gelmez zile bastım. Zile basmaktan vazgeçip, kapıyı tıkladım. İçeriden gelen "geldim!" sesiyle yüzümde daha derin bir gülümseme peyda oldu.
Akel'in kapıyı açmasıyla üzerine atlamam bir oldu. Dün ona olanları anlatacaktım ama oldukça yoğun bir gün geçirmiş olmasından dolayı bugüne bırakmıştım.
"Dur kız, dur İkra!"
Gülerek, ikimiz de kıkırdayıp birbirimize sıkı sıkı sarılırken, kız arkadaşımdan ayrıldım ve ayakkabılarımı çıkartıp, kenara koydum.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum" dedim nefeslerimi düzene sokmaya gayret ederek. O dış kapıyı kapatıp, eliyle salonu gösterdi ve içeri önden geçti. Üstünde eşofmanları vardı ve uykudan az önce kalkmış gibi duruyordu.
"Baban evde mi?" diye sordum kısa bir an evi yoklayıp, çantamı omzumdan indirdim ve salona geçtim. Yumuşak koltuklardan birine oturup, içerisinin dışarıda ki kara bulutlar nedeniyle kararmış olmasından dolayı, Akel kalkıp ışığı açtı ve tekrardan yerini aldı.
"Evde değil. Eeee... Hadi anlat" dedi buraya ne için geldiğini az çok tahmin etmiş olmalı ki.
Derin bir nefes aldım, verdim. Öne doğru birazcık eğilip, önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına aldım ve konuştum.
"Ben..." dedim ve hızla ekledim. "Artık bir asker yariyim."
Gözleri açıldı, dudakları gülümsedi. Eli ağzına yaslandı ve "yemin et" dedi benden daha çok sevinen arkadaşım. Öyle gözüksede kimse benden daha çok sevinemezdi.
"Evet!" dedim.
"Yiaa çok sevindim!" Ayağa kalkmasıyla refleks olarak bende kalktım. Kolları sıkıca dolandı bedenime ve elleri sırtımı okşadı.
"Hayırlı olsun. Ay seni böyle mutlu görmek... Canım arkadaşım iyiki varsın" dedi yanaklarıma sulu bir öpücük bırakıp, tekrardan ayrılarak yerimize otururken.
"Ne dedi sana o gün?"
"Anlattı. Neden öyle söylediğini ve beni sevdiğini söyledi." Akel bir kez daha sevincini gizlemeyip, gülümsedi ve arkasına yaslandı.
"Çok sevindim İkroş!" İsmimi ş harfiyle bitirmesine gülümsedim, ben de arkama yaslandım.
"Şuan göreve gitti. Gitmeden önce bana söylemek istemiş."
"Hımm... Sen hastaneye mi gidiyorsun?"
Başımı salladım, ayağa kalktım ve kolumda ki saati önüme kaldırdım. "Evet, hatta geç kalacağım."
Kollarımı Akel'e doladım, "görüşürüz sonra" diyip ayrıldık ve kapıya doğru ilerledim.
"Görüşürüz canım. Hem ben de okula gideceğim, saat sekizin sabahı, geç kalmayayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN İZİ
ActionTerörler tarafından kaçırılan genç doktor, kendini hiç beklemediği bir anda mermilerin içinde bulur. Terör örgütü liderinin yaralanması ve göğsüne saplı kurşunu çıkartmaları için kaçırılan doktor, ve doktorun orada olduğunu bilmedikleri için operas...