• K.İ. | Bölüm 10 - Barınak

286 17 0
                                    

Hu hu! Ben geldim. Keyifli bir bölümle geldim. Umarım her zamanki gibi beğenirsiniz.

Sevgili okurlarım, bugün sizlere iki bölüm atmaya karar verdim. Arada bir böyle bölümler gelecek.

Şimdiden oy ve yorumlarınız için tşk ederim.

...Lorensi size keyifli okumalar diler...

Bölüm On - Barınak

Yolun vermiş olduğu yorgunluk, epey uyumama ve dinlenme neden olmuştu. Gözlerimi açmak istemesem de, komidinin üzerinde titreyen telefonum buna engel oluyordu. Kollarımı yatakta geriye doğru esnetip, bacaklarımı kendime çekerek doğruldum ve telefonuma uzandım.

Öykü arıyor....

Öykü'nün arıyor olduğunu görmek, kaşlarımı çatmama ve uykulu gözlerimin açılmasına neden oldu. Öykü beni neden bu saatte arıyordu ki? Neden yani?

Telefonu çatık bakışlarla açtım, kulağıma yasladım ve önüme düşen saçlarımı geriye doğru attım.

"Alo?"

"Günaydın canım."

Sesi güzel ve net geliyordu. Hem neden kötü gelmesini bekleyeyim ki?

"Günaydın."

"Neredesin? Döndün mü Mardin' e?"

Buruk bir şekilde gülümsedim. "Döndüm. Dün gece."

Gülümsediğini hissettim. "Çok sevindim. Bak ne diyeceğim kahvaltıya gelsene bana. Sana konum atayım."

Kaşlarım çatıldı, bakışlarım kısıldı. "Kahvaltı mı?"

"Evet. Hadi kalk gel, hem seni özlemedim desem yalan olur. Hem bu ani gidiş sebebini anlatırsın istersen."

Gidip gitmemek arasında kalırken, derin bir nefes aldım ve onun "kızlarda burada" demesiyle arkadan "seni bekliyoruz!" diye bir ses geldi. İşte bu beni gülümsetti ve fikrimi değiştirdi.

"Tamam. Sen konum at, duş alıp geliyorum."

"Tamam canım, ben atıyorum. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapadım, yataktan çıkıp pikeyi ve çarşafı hızla düzelttikten sonra kendime dolaptan iç çamaşırı ve güzel bir elbise çıkardım. Elbisenin mor rengi ve kemerli olması pek hoştu. Ve ben bu elbiseyi giymeye bayılıyordum. Kalın askılıkları harikaydı. Dolaptan havlumu da alıp, hızla duşa girdim ve serin, güzel bir duşun ardından kıyafetlerimi üzerime geçirerek saçlarımı havluyla sardım odama gidene dek. Yalnız odama gidip saçlarıma şekil vermeden önce abime söylemem gerekiyordu gideceğimi. Bu nedenle abimlerin odasının önüne yaklaştım, tam tıklatacağım vakit abimin odadan çıkmasıyla geriledim.

"Birtanem." Bakışları beni baştan aşağı süzdü. "Nereye?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım, ardından araladım. "Kız arkadaşım kahvaltıya çağırmış. Beni merak etmiş, ben de oraya gidecektim. Sana söylemeye geliyordum."

Bir iki saniye düşünür gibi oldu, ardından gülümsedi. "Dikkat et kendine. Ben de Eda'yı arkadaşına bırakacağım Mardin' e taşınmış. Sonrasında mahkemeye gideceğim."

Duyduklarımla gülümsedim ve parmak uçlarımda yükselip, abimin yanağına küçük bir buse kondurdum. "Başarılar."

"Teşekkür ederim."

O banyoya giderken, ben odama girip, saçlarımı kurutmaya başladım. Hızlı hızlı kurutup, omuzlarımda sallanmasına izin vererek serbest bıraktım. Ardından koluma her zamanki saatimi takıp, boynuma da İlker'in hediye etmiş olduğu kolyeyi taktım. Derin bir nefes alıp, elbiseme uygun olan bir beyaz çanta alıp, telefonumu da elimde tutarak cüzdanımı önce ki çantamın içinden çıkarıp beyaz çantama koydum. Ardından Öykü' nün bana düğünde vermiş olduğum elbise ve ayakkabıyı siyah bir poşetin içine koyup, elime aldım.

KURŞUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin