▪️28

832 124 34
                                    


Saatlerimiz 00.00 ı gösteriyor efendiler

İyi okumalar

-

"BANA BİR AÇIKLAMA YAPMAK ZORUNDASIN CHRİS!"

"AÇIKLAMA YAPMASI GEREKEN KİŞİ SENSİN. SENİN RUH EŞİN VAR ARTIK HER ÖNÜNE GELEN ALFAYLA TEMASTA BULUNAMAZSIN!"

"HER ÖNÜME GELEN Mİ?! DÜZGÜN KONUŞ BENİMLE EUN WOO BENİM OKULDAN ARKADAŞIM DİYORUM ARKADAŞIM, NEDEN ANLAMIYORSUN?!"

"EĞER SEN, BENİ ÖZLEDİĞİN İÇİN YANIMA GELDİĞİNDE BAŞKA BİR OMEGAYLA GÖRSEN? O KADAR EMINİM Kİ DAHA FAZLA TEPKİ VERİRDİN!"

"BEN SENİN GİBİ KISKANÇ DEĞİLİM DELTA!"

"KISKANÇ DEĞİLSEN LİA YI BU EVDE GÖRÜNCE NEDEN BOZULDUN O ZAMAN BANA!"

"Ç-ÇÜNKÜ... Ben... RUH EŞİMSİN DE ONDAN!"

"EVET SENİN RUH EŞİNİM VE SENİ TENİNE DEĞEN HAVADAN BİLE KISKANIRIM ANLADIN MI?!"

"BENİ KISITLAYAMAZSIN!"

"KISITLAMAK MI?! SİKTİR SEN BU KADAR GÜZEL BİR OMEGAYKEN SENİ KISKANMAM NORMAL! ANLAMIYOR MUSUN BENİ?!"

"HAYIR ANLAMIYORUM, SAÇMALIYORSU-"

Sözüm kesilmişti. Bu bağırışmaların sonu kötü bitmişti. Özellikle de benim için kötüydü. Çenemi sıkan parmaklar, belimi sıkıca saran kol, dudaklarımın üstünde şiddetli bir baskı uygulayan kırmızılıklar... Bilincim, bilinci yerinde; kurdum, kurdu kontrolünde değildik fakat öpüyordu beni...

Çenemdeki parmaklar gevşeyip oradan ayrıldığında bir boşluk hissetmiştim. O boşluğu dolduran, belime sarınan ikinci koldu. Aramızda olan boşluk şuan yok olmuştu. Dudakları kıpırdıyor, benim dudaklarımı da aynı tempoda hareketlendiriyordu. Ana dalıyor, gözlerim kapanıp kollarım boynuna sarılıyordu. Feromonlarım öpüşmemizle yoğunlukla yayıldıkça dudaklarımızdaki hareket de artmıştı.

Böyle derin öpüşmek... Çok güzel hissettiriyordu. Birkaç dakika önce bana kükreyen dudaklar; şimdi dilimle ıslanıyor, dudaklarım arasında eriyordu... Hiç bitmemesini isterdim fakat her güzel şeyin bir sonu vardır. Gözlerim zorlukla aralandığında ağzı hafif aralık şekilde beni seyrediyordu. Hayran olduğu birine bakıyor gibiydi. Saatlerce bu halini izlerim, dediği birine bakıyordu sanki. Kalbimde kıpırtı yaratıyordu bu bakışlar. Kalbimi sıkıştıran, kulaklarımı şenlendiren şey ise, derin sesiyle dudaklarıma doğru konuşmasıydı.

"Omegam sana dayanamıyorum"

Derince yutkunup dudaklarıma indi gözleri.

"Sanki elimden kayıp gideceksin gibi"

Gözleri tekrardan gözlerime çıktışında mavilikleri belirmişti. Aynı şekilde benim de gözlerim mavileşiyordu.

"Duygularım çok karmaşık omegam, ama sana kısaca şöyle söyleyebilirim: Sana aşığım omegam, çılgına dönecek kadar, gün boyu seni düşünecek kadar hatta havadan kıskanacak kadar..."

Dudaklarıma eğilip hızlıca bir baskı kurup geri çekildi. Çekilişi kulağıma doğru oldu ve fısıltısı doldurdu beynimi.

"...Aşığım"

Kafamda yankılanan kelimeler kalbimi git gide hızlandırıyordu. Ne diyeceğimi bilemeyerek yüzüne bakıyordum. Kollarımı yavaşça boynundan çektim. Beli hala sıkıca saran kollar sebebiyle omuzlarına yerleştirdim. Dilim tutulmuş gibiydi, ne desem bilemiyordum. Ondan hoşlanmıyor ya da hoşlanıyor değildim. Kendi kafamda bile cevap veremediğim bir soruydu bu 'Ondan hoşlanıyor muyum?'

Benim her cevap vermediğim saniye yüzünde bir hayal kırıklığı sezmiştim. Yüzü git gide düşerken birden yalancı şekilde gülümsemiş ve belimdeki kollarını çekmişti. Göz teması kurmayarak benden ayrıldığında kollarım boşluğa düşmüştü.

"Akşam yemeği yemedik, acıkmışsındır. Erişte hazırlayacağım"

Benden cevap beklemeyecek mutfağa adımladığında başımı yere eğmiştim. Telefonumun titremesi ile elimi cebime atıp çıkardım. 'Eun Woo dan yeni mesaj' yazısı ile iç çektim. Bildirime tıkladığımda gördüğüm mesajla kafam iyice karışmıştı. 'Seungmin seninle yalnız konuşmak istiyorum, yarın saat altı da bu konuma gel lütfen'

Kafam iyice karışmıştı. Eun Woo her ne anlatacaksa bu deltaya olan bir iftiraydı. Bundan emindim. Ben... Deltayı üzmek istemiyordum.

Hızlı adımlarla mutfağa girdiğimde. Dolaptan bir şeyler çıkardığını gördüm. Benim geldiğimi görünce bana dönüp gülümsedi. Onunla göz temasını kesip telefonumdaki mesajı açtım. Telefonu ona çevirdim. Elindeki malzemeleri iç çekerek bıraktı tezgaha. Telefonu alarak birkaç kere daha okudu mesajı. Ardından masaya bıraktı.

"Seni kısıtlamak istemem bir şey söylemek düşmez bana"

Önlüğünü arkadan bağlarken umursamaz bir sesle konuşmuştu. Tezgaya döndüğünde kolundan tutup kendime çevirdim onu.

"Delta Eun Woo benim arkadaşım olabilir ama bu sana iftira atmayacağı anlamına gelmiyor, sana inanıyorum"

Tuttuğum bileği hareketlendiğindr gözlerim oraya indi. Elimi tuttuğunda yüzümde bir tebessüm oluştu.

"O zaman birlikte gidelim"

"Önce bana her şeyi anlat, o sana katil diyor resmen ben hiçbir şey anlamadım"

"Moonbin demişti sanırım. Beni onu öldürmekle suçluyor. Yeni ve deneyimsiz bir avukat olduğu için 3 yıl önceki olayın şuan ortaya çıkmasına normal bakıyor"

Pür dikkat onu dinliyordum. Bir yandan da şaşırmaya devam ediyordum onun söylediklerine. Elimi dudakların götürüp öpücük bıraktı, ardından konuşmaya devam etti.

"Ajanlardan bahsetmiştim sana, her şeyi eski bir düşmanım planlamış. Sonradan çıkma kanıtlar, salak bir avukat ve avukatın ölü sevgilisi"

-

Bu arada git gide ficden soğumaya başladım acayip sıkılıyorum bölüm yazarken

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu arada git gide ficden soğumaya başladım acayip sıkılıyorum bölüm yazarken

İlk başta bu Eun Woo olayını çok büyütecektim ama cidden sıkılıyoruuuuuğğğğmm

Diğer bölümde görüşelim

💜💜💜

Twilight - Chanmin / Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin