Her şey o kadar güzeldi ki... Adeta romantik bir filmdeki başrol gibi hissettirmişti bu durum kendimi bana. Kumların üzerine yan yana dizilmiş mumlar ve üzerinde olduğumuz çeşit çeşit minderler... Yaman'ın benim için aldığı beyaz papatyalar! Yan tarafta duran vişne suyunun olduğu şişeye uzanıp benim kenarımda duran kadehe boşaltırken gülümsedi bana. "Yarasın güzelime."
Kıkırdamadan edemedim. Hemen ardından onun benim için kadehe doldurduğu vişne suyumdan birkaç yudum aldım. Tadına gerçekten bayılıyordum ve bundan dolayı Yaman'ın benim için tercihi olmuştu. Kendisi içinde bir kadeh daha kırmızı şarap boşalttıktan sonra hızlıca içtiğinde gözlerimi gözlerine dikip hafifçe tısladım. "Yavaş..."
En son ona her şeyi anlattığım gece böyle görmüştüm Yaman'ı. Doğrusu şimdi böyle içmesi beni kısa bir an germedi değil ammavelakin içerisinde bulunduğumuz ortamdaki huzur ve romantizm beni germiyordu doğal olarak. Yine de o zamanları anımsatmıştı işte; her şey benim için haddinden fazla kötüydü. Aramızın kötü olduğu anlarda ben öylesine negatif düşüncelere kapılmıştım ki şimdi şu dakikalar o zamanlar benim için ancak ve ancak bir hayal olabilirdi sanırım. Kadehlerimizi boşalttığımız sırada sessizliğin huzuruna hapsolmuş gibiydik adeta! Kollarını belime sarmış ve daha sonrasında da saçlarımı okşamaya başlamıştı. İçerisinde bulunduğumuz bu huzur dolu ortam benim an ve an gevşememi sağlamıştı haliyle. Yaman başımın üstüne öpücük koyduktan sonra kulağıma eğilip fısıldadı. "Uykun mu geliyor yoksa?"
Sorusuna karşılık itiraz eden bir homurtu koptu dudaklarımın arasından. Uykum geliyor olsa dahi şu anı bozmamak adına uykuma savaş açabilirdim yani. "Iıı ıh..."
Bana belli belirsiz bir gülümseme gönderdikten sonra bu kez yanağıma sulu bir öpücük bıraktı. Birbirimize sarılmış durmaya devam ediyorduk bu sırada. Yaman beni biraz daha kendisine doğru çektikten sonra belimi yavaş yavaş okşayarak bir kere daha kulağıma eğildi. "Seninle şu anı yaşayabilmenin hayalini kuruyorum saatlerdir."
Gözlerimi gözlerine kenetlediğimde ellerimizi birbirine kenetledi ve birbirinden ayırmadan elimi dudaklarına götürüp dudaklarını bastırdı. "Yurdanur...",
"Hıı?",
"Çok seviyorum seni." Gülümsedim ve başımı onun omzuna yasladım. Bunu duymaya ihtiyacım olduğunu onun dile getirmesiyle yine ve yine hissetmiştim.
"Bende seni." Yaman kısa bir an için bana sarılmayı bırakıp çekildiğinde gözlerimi merakla kısarak ona baktım. Üstündeki switshirtün cebine götürdü elini ve peşinden cebinden çıkardığı kadife kutu gözlerimin deyim yerindeyse büyümesine neden oldu. Arkasındansa sert bir şekilde yutkunmadan edemedim. O bana gözlerindeki heyecan dolu pırıltıyla bakarken kutuyu yavaşça açtığında ışıl ışıl parıldayan bir tektaş yüzük karşıladı beni! Çok güzeldi.
"Aslında daha farklı planlamıştım ben bunu ama biraz salaş bir ortam oldu sanki ha? Sonrasında ise bu salaş ortamın daha samimi olacağı düşüncesi sarmaladı beni. Bilmiyorum sen bunun hakkında ne düşünüyorsun? Şimdi bakınca Derya'nın fikrini de uygulamayı düşünüyorum ama biraz sonra ya da şimdi mi yapmalıyım?" Derya'nın fikri mi? Heyecanımı gizlemeye çalışırken diğer yandan da merakla doluydum aslında şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bebek İçin
RomanceDudaklarıma değen dudaklar bir yardım busesi sunmuştu adeta bana! Yıkılmışlığım, umutsuzluğum ve dünyamın başıma yıkılmış olduğu hissiyatı bir anda yok olup gitmişti sanki! Hiç tanımadığım o adamın tenime teması belki umut belki de bambaşka olayları...