"Size dönen bütün silahlara karşılık kendi canımı ortaya koyuyorum. Ve karnınızdaki bebeğin babası olmak istiyorum."
.......
'Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa ölürler...!'
~🌙💙~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'Sevgi bilmeyen insanlardan sevgi beklemekmiş sorun...!'
~🌙💙~
NOT!! = Unutmayalım hazel annesi yaşıyorken konuşabiliyordu!!
~~
Masanın üzerinde olan küçük lakin mavi pastaya bakarken gözlerinin içi parlıyordu hazelin. Bir an önce yakından görmek ve yemek istiyordu. Çünkü pastayı çok seviyordu. Üstelik bu pasta mavi renkteydi.
Boyu yetmese bile görmek için girdiği çabanın sonucu annesinin kol altlarından tutarak onu kucağına almasıyla son buldu. Naif bir şekilde kıkırdayarak "Ne yapıyorsun sen bakalım?" dedi annesi. Sandalyeye kuruldu. Hazeli tamamen kucağına çekerek bacakları üzerinde oturttu.
"Pastaya bakıyorum." diyerek dudak büzdü hazel. Tekrar kıkırdadı annesi. "Yoksa sen küçük ve maviş bir gözcü müsün?" diyerek yanaklarını sıktı. Kafasını aşağı yukarı sallayarak kıkırdadı hazel.
"Mavi, mavi pastayı koruyor." Derken tekrar pastaya döndü.
"Benim maviş kızım büyüdü artık korumalık mı yapıyormuş?"
"Büyümedim ki. Abim büyüdü." diyerek üzgün bakışlarını annesine yönlendirdi. Derince gülümsedi annesi. Kızının naz yapması o kadar tatlı geldi ki gözüne uzanıp her iki yanağına narin öpücükler bıraktı. Geri çekildiğinde ise mavi gözlere içi gider gibi baktı.
"Her geçen gün ikinizde büyüyorsunuz." diyerek hazelin saçlarını kulağının arkasına yerleştirdi. Gözlerini saniyelik kapatarak karşılık verdi hazel.
"Ama bu pasta abimin." dedi hazel. Yanağını annesinin göğüs boşluğuna bırakarak masaya döndü.
"Bu pasta ikinizin bebeğim." dedi annesi. Derin bir nefes alarak sakin bir soluk verdi. Yaşadığı tüm o korkunç hayatı çocuklarından ne kadar uzak tutmak istese de gücü buna yetmiyordu. İçine attığı her ses kafasında ayrı bir kurt canlandırırken bugünün sorunsuz geçmesinden başka bir şey dilemiyordu. Sabah ne yaşarsa yaşasın, ne yaparsa yapsın bugün en sevdiği günlerden biriydi. Yusufunun doğduğu gündü. Bu nedenle elinde pastayla eve gelerek tüm sesleri susuturmuştu.
"Gerçekten mi?" diye sordu hazel. Yorgunluğunu geri iterek "Gerçekten bebeğim." dedi annesi.
"O zaman abimle beraber mi üfleyeceğim?"
"Neden olmasın? Abinden rica etmen yeterli?"
"Söylersem abim evet der mi?"
"Hemen evet der. Biliyorsun kahraman abiler kız kardeşlerine hep evet der." diyerek göğsündeki kızının saçları arasına öpücükler bıraktı. Huzurluydu. Bu huzur onlar yanındayken sürecekti. Ve tek dileği onlar yanındayken kabusunun uyanmamasıydı.