11.BÖLÜM 💙

457 32 31
                                    

'kursağında kalanların özetidir insan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'kursağında kalanların özetidir insan...!'



~🌙💙~





Keskin ve soğuk bir his. Alnıma dayatılan silahın verdiği tek his sadece bu kadardı. Korkmam gerekirdi. Lakin defalarca aynı şeye maruz kalan biri için birer tehdit değildi alnına silah dayatılması. Kendi başım her kuyudan zararla çıkan o kızdım ben. Daha ne kadar zarara uğrayabilirim ki?

Kesik bir nefes aldım. Silahın diğer ucunda yer alan adamı tanıyordum.

Osman karakum!

O da beni gayet iyi tanıyordu. Kim olduğumu ve ne amaçlarla kullanıldığımı. Ama beni sadece yansıttığım kişi olarak biliyordu. Tıpkı diğerleri gibi. Konuşamayan, kullanılan ve aciz bir kadındım hepsinin gözünde. Lakin onlar gerçek manada gözlerime bakmamış olan insan topluluğundan başka bir şey değildi. Umursamazdım. Beni ne olarak biliyorsa bilsin. Bir gün tavanlar yıkılırsa ardında görebileceği tek kişi de bendim. Şimdilik bilmese bile zamanla göreceklerdi.

Fazla hafife alınana bir kadındım. Lakin tüm gerçeklerin toplandığı tek kadındım. İşte bunu kimse bilmiyordu.

"Hazel hanım!" diye bir haykırış duydum. Aynı saniyelerde alnıma yaslanan silahtan uzaklaştırılıp bir bedenin arkasına bırakıldım. Ve o beden Feyzadan başkası değildi. Bir eli arkasına doğru gelip bana tutunurken diğer eli öne tuttuğu silahı tam olarak karşısındaki adamın alnına tutuyordu. Aynı şekilde beni aldığı yere kendisi geçtiği için onun alnına dayalı bir silah vardı.

"İndir silahı!" diye kükredi Osman karakum. Yüzünde her türlü pisliğin verdiği kırışıklık sinirle yoğrulurken silahını feyzanın alnına daha da yasladı. Geri durmadı Feyza. Başı dik konumda, eli hala silahını aynı keskin ifade ile öne tutuyordu. Korkmuyordu. İfadesini asla bozmuyordu. Lakin benim yerime geçerek silahın hedefi olması beni sayısız bir ağırlıkla başbaşa bırakıyordu. O silah feyzanın alnına dayalı olduğu için korkuyordum. Oysaki az önce zerre korku yoktu içimde. Bundan nefret ettim. Feyzayı içimde bir yerlerde tutan kalbimden nefret ettim.

Koluma yaslı elinin bileğine tutundu parmak uçlarım. Hafif bir baskıyla Feyzayı geri çekmeye çalıştım. Lakin zerre kıpırdamadı Feyza. Başını dik konumda tutarken ifadesiz bir sesle "Çek silahını alnımdan!" dedi. Sinirle seğirdi Osman karakumun yüzü. Bunu net olarak gördüm. Beni tanıyordu evet. Ama Feyzayı tanıyor muydu?

"Ne oluyor lan?" diye kükredi arkada kalan behnan. Henüz kendisine gelmemiş olduğu ise sendelemesinden anlaşılıyordu. Lakin kapı önünde elindeki silahla gördüğü beden ile durdu olduğu yerde. Yüzünde alışık olduğum kendini beğenmiş tavır artık yoktu. Korku vardı. Osman karakumdan korkuyordu. Ve az önce önüne serdiğim tüm o fotoğraflardan sonra Osman karakumu görmesi kesinlikle iyi gelmedi ona.

"O-Osman?" kekeledi behnan. İkisi arasında kalarak silahın hedefi olmak sinirlerimi bozuyordu. Bu nedenle ileri atıldım. Feyzanın koluma baskı yapan elinden kurtularak sağa kaydım. Anında bana döndü Osman karakumun gözleri. Nedensiz bir nefret, belki de öfke vardı gözlerinde. Bu adamların hepsi aynı şeyi taşıyordu. İğrençlik! Hepsinden tiksiniyordum. Sert bir soluk verdi Osman karakum. Bana dönen gözlerinde var olan ateş zerre korku yaratmadı bende. Alışkındım. Tüm o gözlere hayatım boyunca alıştırıldım.

𝑆𝐸𝑅𝑉𝐸𝑇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin