3.BÖLÜM 💙

817 172 7
                                    

'Kelimeler her zaman, her şeyi anlatmaya yetmezdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Kelimeler her zaman, her şeyi anlatmaya yetmezdi...!'









                             ~💙🌙~










Şimdiki zaman...!




Hükmünü sürdüren keskin bir silah sesi etrafı sararken yere düşerek inleyen adamı zerre umursamıyordu Servet TURANOĞLU. Tek bir hedefi vardı bu saatten sonra. Hazel Erkural ve minik Turanoğlu!

Silahının ucunda titreyen bedeni ile kendisine bakmakta olan adama, keskin bakışlarından geçen en ufak kini bile ziyadesiyle hissettiriyordu. Ama duyduğu küçücük bir inilti bile çehresindeki keskinliği bir bıçak misali keserken bayık gözleri ile kendisini izleyen kadına çevirmişti bakışlarını.

Yerde çaresizce inleyen kadının görüntüsü damarlarında hayat bulan kanın sinirden harladığını hissediyordu. Böyle olmamalıydı! Uğruna canını ortaya koyduğu bebeğin annesi bu halde olmamalıydı!

Saatler önce hastaneye geri döndüğünde boş bir yatağı değil o yatakta rahat bir şekilde uyuyan kadını görmek istemişti. İlk karşılaştığı şeyin o mavilikler olması gerekiyordu!

Odaya ilk girdiğinde yarım bırakılmış yemekler ve dağınık yatak endişe kırıntılarını üzerine bırakırken abisinin onu kaçırabileceğini bile düşünmüştü. Çünkü biliyordu; Yusuf Erkural asla kardeşini başkasına vermezdi! Ama akıllıydı Yusuf Erkural. Gücü herkese yetse bile babasına yetmezdi, ona gücü yetebilen tek kişi ise Servet Turanoğluydu. İşte bunu çok iyi biliyordu Yusuf.

Gözlerini dahi kırpmadan izlediği bedenin yavaşça karnına sardığı elleri gözlerinin hedefine girerken sinirle sıktı dişlerini. Hiç bir şey olmamasını diliyordu. Tek kurtuluşu hayatta olmalıydı! Onun için her şeyi yapardı!

"Ne saçmalıyorsun? Ne karısı?" diyerek karşı çıkan adam sabrını ısınıyordu.
Sıktığı dişlerini serbest bırakırken yerdeki kadında olan bakışları yavaşça Silahının ucunda yer alan yaşlı adama kaydı. Bakışlarındaki öfke ve kin tekrar yüklenirken bu adamı hiç bir şeyi umursamadan öldürmek istiyordu.

Farkında bile olmadan indirdiği silahını duyduğu bir inilti ile eş değer olarak kaldırırken dişleri arasından "Seni gebertirim!" demişti tehdit dolu bir sesle. "Bir kez daha.." sıktığı dişleri arasından karşısındaki adamın yüzüne doğru tıslarken attığı bir adımla aradaki mesafeyi de kapatıyordu. Boynunu sağa doğru yatırıp yüzündeki korkutucu ifade ile "...Ona dokunursan..." diyerek keskin bir nefesi daha ciğerlerine doldururken eş değer olarak silahını tamamen adamın alnına yaslayarak baskılamış ve yaşlı adamın bir adım gerilemesine ve dizlerinin koltuğa değmesi ile yere düşmesini sağlamıştı. Koltuğa düşen adamdaki bakışlarını çekmeden üzerine eğilerek kaçacak herhangi bir alan bırakmadan silahının alnında olan baskısını arttırmış ve "...Seni gebertirim!" demişti.

𝑆𝐸𝑅𝑉𝐸𝑇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin