Mezarlıkta geçirdiğim saatler birbirini kovalarken artık hava kararmış ve saat geç olmuştu. Mezarlıkta benden başka bir kaç kişi daha olsa da onlar uzun bir süre önce burayı terk etmişlerdi. Ben ise hala iki mezarın ortasında ağlamaktan şişmiş gözlerim ile oturuyordum.
Şuan birinin omzuna yaslanarak tekrar ağlamak istiyordum. Gözyaşlarım kuruyana dek ağlamak.
Oturduğum yerden boş bakışlarla yere bakarken aklıma gelen yüz ile hafifçe gülümsedim.
"Anne, baba biliyor musunuz hayatım çok değişti. Hala aynı arkadaşlarım ve çevrem olsa da öyle biri var ki, yapboz gibi olan kalbimin hepsini söküp eksik parçayı bulmak için tekrar yapıştırıyor gibi hissettiriyor bana. Öyle güzel, öyle özel ki anne, baba. Fark etmeden kapılmışım ona. Neredeyse yedi aydır farklı sebeplerle görüşüyoruz. Keşke sizde yanımda olsaydınız, tüm yaşadığım acıya tüm yaşadığım mutluluğa ortak olsaydınız. Sizin onu görmenizi o kadar isterdim ki, keşke o da burada olsaydı"
Sahi ben Barlas'a bu konu hakkında herhangi birşey söylememiştim. Keşke söyleseydim de yanımda dursaydı, bana sıkıca sarılsa ve tüm bunların geçeceğini söyleseydi.
Yarım saat daha orada oturduktan sonra saatin artık geç olduğunu düşünüp annemlerle veda etmeye hazırlandım. Derin bir nefes vererek gözümden akan bir damla yaşla,
"Sizi hep kalbimde yaşatacağım asla unutmama izin vermeyeceğim. Siz beni-" derken arkamdan gelen bağırışla başımı o tarafa doğru çevirdim.
"Kiraz!"
Barlas olduğum tarafa doğru hızlı adımlarla yürüdüğünde şokla ayağa kalktım. Nefes nefese yanıma gelerek bana sıkıca sarıldı. Üzerimde hala şokun etkisi olsa da sarılmasına karşılık verdim.
"Özür dilerim, daha yeni haberim oldu burada olduğundan. İşlerim uzamıştı ve daha yeni çıktım işten. Seni aradım ama açmadın, bende Murat'ı arıyım derken senin burada olduğundan ve bugünden bahsetti. Özür dilerim tekrardan Kiraz, bilseydim daha erken gelirdim"
Beni bu kadar düşünmesi yine sol tarafımda olan duygusal Delfin'i ortaya çıkartıyordu. Ama bu sefer göz yaşlarıma karşı koyamadım, hepsinin tek tek Barlas'ın üzerindeki gömleğe akmasına izin verdim.
Ağladığımı fark ettiğinde bana daha sıkı sarıldı. Kulağıma dolan defalarca özürüne karşı hafifçe tebessüm ettim. Ağlamaktan dolayı titrek çıkan sesimle,
"Özür dilemene gerek tok Barlas, geldin işte o yeter bana" dediğimde benden yavaşça ayrıldı.
Gözleri hafifçe dolmuş ve bana üzgünce bakıyordu. Onun üzgün olması kalbime bir şeyler saplıyordu kesinlikle üzgün olan Barlas'ı sevmemiştim.
Ellerini kaldırarak yanaklarıma koyduğunda şaşkınlıkla gözlerim aralandı. Sağ baş parmağını sabahtan beri ağladığım için şişen göz altıma değdirdiğinde içim titremişti.
"Ağladığında içim yanıyor Kiraz"
Ağzının içinde gevelediği sözcükleri anlamadığım için,
"Ne dedin?" dediğimde kendine gelirmiş gibi göz bebekleri titredi.
Sonrasında elini yanağıma getirip okşadığında hala cevap bekliyordum. Bunu anlamış olacak ki küçük bir sırıtışla,
"Dedim ki ağlayınca ne kadar çirkin oluyor muşsun" dediğinde yanağımda duran ellerini iterek çatık kaşlarımla ona baktım. Bunu ortamda ki gerginlik azalsın diye söylediğini biliyordum ancak yine de sinirlenmiştim.
"Bakma o zaman yüzüme!"
Sinirle bağırarak yüzümü başka yöne çevirdim. Neymiş çirkin oluyor muşum, hah!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmedik Avukat
ChickLitTesadüfen tanıdığı ve ona yardımcı olan avukatın, hayatının tam merkezine oturacağını nerden bilebilirdi Delfin. --------------------------- "Avukatın var mı? Avukat olmadan mahkemeye çıkamazsın" Gözlerimi devirdim tekrardan. "Hayır yok" Bir iki d...