8.bölüm

58 8 0
                                    

Bir Hafta Sonra

"Bulut koş o boş tabakları getir"

"Delfin kızım sende git bardakları getir"

"Ayşe biraz hızlı diz şunları"

"Halime Abla ne yapıyorsun sen orada!"

Bağırışmaların içinden zor bela da olsa bana denilen görevi yapmak için yanıma Bulut'u da çekip biraz ileride olan Halime Teyze'nin evine gittik.

Her yıl düzenlenen mahalleler arası toplanma bugün yapılıyordu. Bu kutlamalar genelde Halime Teyze'nin evinde yapılıyordu çünkü bahçesi en uygun olan oydu.

Üç mahalleninde sığabileceği genişlikte kocaman bir bahçesi vardı ve etraf çiçeklerle doluydu. Çiçeklerinin ve ağaçların olması ortama daha çok samimiyet katıyordu.

Halime Teyze atmışlı yaşlarının sonunda samimi bir kadındı ve tek yaşıyordu. Bu yüzden toplanmaların burada olmasından şikayetçi değildi. Gün sonunda zaten tüm kadınlar birlikte evi tekrar aynı düzenine sokuyordu. Ayrıca sadece kadınların toplandığı bir gündü ama arada istisna olarak çocuklarını getirenlerde vardı, mesela Yıldız Teyze.

Bahçenin ortasına kocaman bir masa koymuşlardı ve akşam için onun hazırlığını yapıyorlardı. Etrafta genelde bağırma sesleri olduğu için başım ağrımıştı. Neredeyse yirmiye yakın kadın vardı şu anlık.

Bulut'la beraber Halime Teyze'nin evine girerek bize denilen tabak ve bardakları bulduğumuz boş tepsiye dizdik.

"Yemin ederim başım şişti şimdiden"

Bulut'un yakınması ile başımı olumlu anlamda salladım.

"Sen bir de bana sor"

Sabahtan beri bizi gördükleri yerde iş kitliyorlardı ve bu aşırı sinir bozucuydu. Daha fazla konuşmadan tepsileri alarak dışarı gittik. Eğer geç gidersek bizi mahfederlerdi.

Tepsileri uzun masaya bırakarak içindeki bardakları tek tek dizdim. Bulut da annesinin yanına gidip boş tabakları verdi ve geri yanıma gelerek bardaklarda bana yardım etti.

Tek tek dizdiğimiz bardaklar bitince bu sefer elimize çatal kaşık verdiler. Bıkkınca bir nefes vererek onlarıda dizmeye başladım.

"Delfin sen onu bırak da bir şuraya el atıver"

Bana seslenen Yıldız Teyze'nin gün arkadaşı Canan abla ile o tarafa doğru yöneldim. Canan abla ile aramızda dokuz yaş olduğu için ona teyze demiyordum.

Gösterdiği yere gittiğimde elime bir maşa tutuşturdu.

"Sen şimdi şu yaprakları, içli köfteleri falan güzelce şu tabağa diz bende içecekleri ayarlayacağım"

"Tamam Canan Abla"

Yanımdan gittiğinde dediğini yaparak özenli bir şekilde yemekleri tabaklara yerleştirdim. Bizim mahallede yapıldığı için ön hazırlıkta, Yıldız Teyze beni ve Bulut'u da götürürdü. Çoğunlukla ayak işlerini yapıyorduk biz.

Düşünmeyi bir kenara bırakarak bu sefer sarmaları dizdim. O sırada yanıma Ayşe yani bizim tayfadaki arkadaşımız geldi. Soluklana soluklana kendini sandalyeye attı.

"Yoruldum ya"

Onun bu haline kıkırdadım.

"Ayşe sen oturuyor musun!? Kalk da şu tabakları masaya yerleştir!"

Adını hatırlamadığım Teyze Ayşe'ye bağırdığında gülmemek için kendimi sıktım.

"Ay salın beni artık"

Beklenmedik AvukatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin