(DÜZENLENMEDİ)
Godric aşkına, ne yapıyorum ben?
Hermione, kapı beklediğinden daha yüksek sesle açıldığında yüzünü buruşturdu. Loş bir ortam yaratmak için sessizce sihrini Lumos büyüsü yapmak için kullandı; sadece etraftaki şekilleri ve keskin hatları görebilmek için. Endişeyle içeri girdiğinde hava daha soğuk gibi gelmişti, ve gözleri yatağa kaydığında endişeyle sabahlığının kenarını bükmeye başladı.
Adımlarını durdurdu. Şimdi onları duyabiliyordu; uykuyla karışık mırıldanmalar ve hızlanan nefes alış-verişleri.
Draco kabus görüyordu, ve Hermione onu daha dikkatli incelerken, asasından çıkan ışık çocuğun alnındaki gümüşümsü ter tabakasını yakaladı. Yüzü buruşmuş ve acı çekiyor gibi duruyordu, ve gördüğü savunmasızlık kızın nefesini kesti. O... çok güzel görünüyordu, ve bu göğsünün içi yanıyormuş gibi hissettiriyordu. Çocuk yorganın altında kıvranıp dudaklarından stresli bir hırıltı kaçınca içinde olduğu transtan çıkmak için gözlerini kırptı.
Kendine gel, Hermione...
Yüzünde gizleyemediği bir heyecanla, dikkatlice çocuğa yaklaşmaya devam etti. İrkilmeleri ve kıvranmalarındaki bir şey, parmak uçlarına çocuğa dokunmasını emretti, ama buna karşı koymayı başardı.
Üşüyor olmalıydı. Vücudunu koruması için sadece kalın askılı bir tişört giyiyordu, ama kafasındaki rahatsız edici görüntülerden mi, yoksa soğuktan mı ürperip titrediğini anlamak zordu. Tereddütle kaşlarını çatarak, üstündeki sabahlığı çıkarıp onu kalın bir battaniyeye dönüştürdü. Bunu onun üstüne örtmek için endişeyle ilerledi ve eli yanlışlıkla çocuğun buz tutmuş cildine değdi. Draco bu dokunuşla irkilip uykusunda mırıldanınca kız olduğu yerde donakaldı.
"Seni öldürmek zorundayım...yoksa o beni öldürecek."
Hermione'nin nefesi kesildi ve gözleri çocuğun yüzünü çektiği acıyla buruşmuş halde buldu. Sanki işkence ediliyormuş gibi görünüyordu, ve kız midesinin aslında orada olmaması gereken önemseme ve endişeyle buruştuğunu hissetti. Çocuğun üstüne eğildi, ve ne yapması gerektiğini unutarak onu dikkatle inceledi.
"Draco," dedi yaptığı şeyi sorgulayamadan önce. "Draco, benim. Uyanman gerekiyor."
Bu sadece boğazından gelen hırıltıları daha da kötüleştirdi, ve kız elini onun nemli alnına koymak için dikkatle kaldırdı. Tenleri birbirine değdiği an, dumanlı ve vahşi gözler sonuna kadar açıldı. Çocuk bileklerini kavrayıp onu aşağı çekmeden önce ağzından korkmuş bir inleme bile çıkamadı; kızı ters çevirerek onu kendisi ve yatak arasında sıkıştırmıştı. Çocuk kafa karışıklığı ve kabusunun etkisiyle nefes nefese kalmıştı, ve dişlerini sıkarak yüzünü kızınkine yaklaştırdı, o kadar yakınlardı ki çocuğun saçları kızın alnına değiyordu.
"Draco," dedi cadı nefesini verirken, çocuğun bakışlarındaki hafif kaçıklıktan ürkerek. "Sakin ol. Benim."
Yüz ifadelerinde pek bir değişiklik olmamıştı, ama bileklerindeki kavramanın gevşediğini hissetti, ve ellerini çabucak çocuğun yüzüne doğru kaldırdı. Avuç içlerini başının iki yanına koyarak baş parmaklarıyla çocuğun yanaklarını okşadı. Çocuk, kızın beklediği gibi oradan ayrılmadı, ama sanki orada değilmiş gibiydi, bitkinliğin getirdiği yorgunluk ve titrekliği vardı, ama hâlâ gergindi.
"Her şey yolunda," diye mırıldandı rahatlatıcı bir ses tonuyla, çocuğun yanaklarını okşamaya devam ederek. "Her şey yolunda."
Çocuğun gözleri kapanmaya başladı, gözleri öyle incelmişti ki neredeyse gözükmüyordu, ve nefesleri kızın yüzüne çarpıyordu. Titremesi geçmişti, ama kız ellerini çekmedi, çocuğun tamamen uyanmasını bekledi. Dengesini kaybederek hafifçe sallandıktan sonra dalgın bakışları kıza çevrildi. Kendini yavaşça aşağı bırakırken gözleri buğulu ve dalgındı, ve Hermione dudakları onunkilerle buluşurken bir saniye bile karşı çıkmayı düşünmediğini isteksizce itiraf edebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
isolation • dramione (türkçe çeviri)
FanfictionOdayı terk edemez. Onun odasını. Ve hepsi Ordu'nun suçu. Küçük bir odaya tıkılmış ve ona sadece Bulanık eşlik ediyorken, bir şeyler feda edilecek. Belki akıl sağlığı. Belki de değil. "İşte," dedi kız, tükürürcesine. "Artık senin kanın da kirli!" 0...