(DÜZENLENMEDİ)
Şarkı önerileri: Keane - Atlantic; Angus and Julia Stone - The Devil's Tears.
.
Tık, tık, tık.
Draco uykusuna geri dönmeye çalıştı ve yanağının altındaki kadife yumuşaklığındaki buklelerin oluşturduğu yastığa yüzünü biraz daha gömdü. Şu anda sıcak ve rahattı, hatırlamadığı bir rüyaya geri dönmeye çalışırken Granger'ı daha sıkı tuttu.
Tık, tık, tık.
"Git başımdan," diye homurdandı yorgunlukla.
Ama sonra Granger'ın Hogwarts'taki odasında olmadıklarını hatırladı, onu kollarında hissetmek oldukça tanıdık bir duygu olsa da. Dünkü kargaşanın tamamı bir şimşek çakmış gibi zihnine hücum etti, onu bir anda uyandırıp beyninin gerisine sızlayan bir baş ağrısı yolladı. Yatakta doğruldu ve anında Granger'ı kontrol etti; göğsü derin, uykulu nefeslerle inip kalkarken bir süre onu izledi. Normal herhangi bir sabahki gibi görünüyordu, huzurlu ve iyi; birkaç morluktan kalan sarı lekeler ve donuk tenini saymazsanız.
Tık, tık, tık.
Kapıya sinirli bir bakış attı ve onu görmezden gelmeye karar verdi. Odadaki soluk, mavi ışığa bakılacak olursa saat sabahın altısından erken değildi, bu da yaklaşık iki saat uyuyabildiği anlamına geliyordu. Çok yorgun ve Granger'a daha yeni kavuşmuşken birinin onları rahatsız etme cüretini göstermesine çok sinirliydi, özellikle de bu kişinin ikinci tur için gelen Weasley olduğunu tahmin ettiği için.
"Draco," Tonks'un kısık sesi kapıdan süzülerek ona ulaşmıştı. "Draco, uyanık mısın? İçeri giriyorum-
"Hayır, girme," diye homurdandı. "Ne halt istiyorsun?"
"Sadece şu lanet olası kapıyı aç."
"Hayır."
"Aç, yoksa içeri girerim."
Dudakları sinirle kıvrılırken dikkatlice kendi bacaklarını, onun bacaklarına dolanmış olan Granger'ınkilerden ayırdı ve dilinin ucundaki oldukça renkli küfürlerle yataktan kalktı. Asasını aldı ve kapıya yürüdü, kapıyı hafifçe aralayıp o küçük boşluğun arkasından gözlerini kısarak kuzenine bir bakış attı.
"Bunun için iyi bir gerekçen olsa iyi olur-
"Durumu nasıl?" diye sordu Tonks. "Uyandı mı?"
"Hayır."
"O zaman gelip biraz kahvaltı etmelisin."
"Ne saçmalıyorsun?" Kaşları çatıldı. "Saat sabahın altısı falan değil mi?"
"Altı buçuk, aslında," diye düzeltti. "Diğerleri yakında uyanacaktır, ve şimdiden yemeğini almanın senin için daha iyi olacağını düşündüm. Harry ve Ron da onu görmek isteyecektir, ve onunla biraz başbaşa vakit geçirmek istiyorsan o ikisini uzun süre oyalayamam."
Draco temkinli bir şekilde kadını inceledi ve önerisini değerlendirdi, yardım teklifi karşısında şaşırmıştı. "Aç değilim."
"En son ne zaman yemek yedin?"
"Bunun onunla bir alakası yok-
"Biraz yemek yemen gerekiyor," diye üsteledi. "Hazır herkes yataktayken gidip almayı tercih etmez misin? Hadi, sonra yine burada onunla kalabilirsin, ve ben de biraz daha yalnız zaman geçirmeniz için elimden geleni yaparım."
"Salazar aşkına," diye homurdandı, odadan çıkmadan önce son kez Granger'a bakarken. "İyi, gidelim o zaman."
"Sabah insanı değilsin sanırım, öyle değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
isolation • dramione (türkçe çeviri)
FanfictionOdayı terk edemez. Onun odasını. Ve hepsi Ordu'nun suçu. Küçük bir odaya tıkılmış ve ona sadece Bulanık eşlik ediyorken, bir şeyler feda edilecek. Belki akıl sağlığı. Belki de değil. "İşte," dedi kız, tükürürcesine. "Artık senin kanın da kirli!" 0...